Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hıra, bu anlamıyla bir gönül hicretidir. Bir iç göçtür. İçinin uçsuz bucaksız bozkırlarında insanın kendisini aramaya çıkmasıdır. Aradığını bulduğu an, varlık yumağının kaybolan ucunu eline geçirmiş olacaktır. Hep onları konuşuyoruz. Hep onları kurtarıyoruz. Hep onları hesaba çekiyor, onları uyarıyor, onları yargılıyoruz. Ya kendimiz? Bu halimizle eteği tutuşmuş itfaiyecilere benziyoruz. Kendi yangınını söndüremeyenin başkalarının yangınını söndürmeye seğirtmesini kim ciddiye alır? Tefekkür, adını sadece kitaplarda gördüğümüz bir Zümrüd-ü Anka. Olayları, insanları ve en kötüsü de kendisini konuşanlar arasında “tefekkür” yitip gidiyor. Tefekkürü kaybedenler düşüncenin sermayesini kaybetmiş sayılırlar. Sermayesini kaybeden insanın açtığı dükkânda boşboğazlıktan, lafazanlıktan ve bencillikten başka ne pazarlanabilir? İtikâf, kayıp taraflarımızı aramanın, içimizin yaralı bölgelerini sarmanın, insanlar tarafından Karacaahmed''e çevrilmiş gönüllerimizin enkazını temizlemenin en güzel yöntemi. Yüreği yeni acılar çekecek, yeni kahırlar yüklenecek hale getirmek için bakım ve onarıma almaktır itikaf. İtikaf sünneti, aslında bir iç eğitim seferberliğidir. Her Ramazan''ın son on günü camiler birer okul haline gelmelidir. Mutekifler bu okulun öğrencileri, Kur''an bu okulun bir numaralı kitabı, bayram bu okulun mezuniyet töreni olmalıdır.
Mustafa İslamoğlu
Mustafa İslamoğlu
·
132 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.