«Okuduğum nutukta birkaç kere “milletim, milletimiz” kelimeleri geçiyor. O kelimelerin her tekerrüründe Gazi'yle Recep Bey birbirlerine bakıyorlar. Nihayet nutuk bitince, dedi ki:
“Hepsi iyi, yalnız ‘milletim’ kelimelerini ‘millet’ diye düzeltiniz!”
Benim hayretle baktığımı görünce sebebini izah ediyor:
“Sen bu Meclis'i bilmezsin; ‘milletim’ kelimesinden ‘millet onun mu?’ manasını çıkarırlar!”
“İyi ama,” diyorum, “bizler bile ‘ah milletim; vah milletim’ der, dururuz!”
“Sizler dersiniz, herkes der, ben diyemem!”
Ajansla neşredilen nutukta, o “milletimin, milletimiz” kelimeleri hep “millet” diye çıktı. Bütün bir milleti kurtaran, ‘miletim’ diyemiyor!» (Banoğlu, 1954-b:14-15) .