Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Çok Partili klasik parlamento rejimlerinde idare, milletin iradesidir. Ama memleketi millet idare etmez. Bir avuç insan idare eder. Bu bir avuç insan, milletin parlamentoya gönderdiği insanlar, yani parlamentodur. Ama parlamento soysuzlaşırsa? Ya parlamentonun iler tutar yeri kalmazsa? Ya parlamentoda bizzat iktidar partisi, meclis üstünde meclis, hükümet üstünde hükümet demek olan Tahkikat Encümenleri kurar ve muhalefeti fonksiyon dışı kılarsa? Ya halk fiilen ikiye bölünmüş olur, kahvelerini camilerini bile birbirinden ayırırsa? Ama bu kadar mı ya? Ya aydınlar? Ya üniversite? Ya ordu? Ya basın? Eğer ya bütün siperler ve dayanaklar kaybedilmişse? O zaman bir ülke, ne kadar bahar içinde olursa olsun, tarlalar ne kadar yeşerirse yeşersin, barajlar, fabrikalar ne kadar yükselirse yükselsin, o ülke sıhhatli olsa da, nizam hasta demektir. Demokratik parlamento idarelerinde ise demokratik ihtilal, tarlalarda, fabrikalarda değil, bu nizamın içinde, yani parlamentoda ve onun yan müesseselerinde olur. Nitekim o günlerde Türkiye bu haldeydi. Yani tarlalar yeşeriyor, ama parlamento itibarının ve fonksiyonunun yüzü, gittikçe sararıyor, halsizleşiyordu. Ve bu neticede iktidarın, elbetteki büyük taksiratı vardı…
Sayfa 423 - Remzi Kitabevi
·
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.