-Hanefiler mezheplerinin görüşüne uyarak kurban keserler. Ancak onu bütünüyle mâna ve gayesinden saptırırlar. Çünkü kurban kesmenin mâna ve gayesi, bayram günü çevrede ki fakir ve diğer yakın ve komşuları et vererek sevindirmektir. Halbuki çoğu kimseler, kurbanı kavurma yapıp yalnızca kendileri yerler. Hatta bir kısmı, bütün çevredeki komşuların gözleri önünde hayvanı kestikleri yerde kendilerine güzel bir kebap ziyafeti çekerler, ateşinin dumanını da komşu evlere gönderiler. Bu hal, ibadeti mâna ve gayesinden saptırmanın ve soyutlamanın tipik bir örneğidir. Kurban ibadeti bu suretle ciddiyetten uzaklaştırılınca, bazı ciddiyetsiz adamlar da onu daha da ciddiyetsiz hale getirmek için modern fetvalar çıkarırlar. Bunlara göre, deve kuşu, leylek ve kaz da kurban olurmuş. Bu adamların söyledikleri kuşlar, yeni yaratılmış yaratıklar değildir. Bunlar, Allah Resûlunun zamanında da, ashabın zamanında da, daha sonraki müctehid ve imamların zamanında da vardılar. Fakat
buna rağmen, bu kuşların veya benzeri yaratıkların da kurban olabileceğini söyleyen olmamıştır. Allah Resûlu Aleyhissalatu vesselâm, kurban edilecek hayvanlar ve bunların özellikleri hakkında ayrıntı ve teferuât sayılabilecek derecede geniş bilgi vermiştir. Bu durumda eğer bu kuşlar ve benzerleri de kurban olabilseydi, mutlaka bunu da söylerdi. Çünkü açıklamak gereken yerde susmak peygamber için câiz değildir. Şâriin kesilecek hayvanın kulaklarına kadar bilgi verirken, kuşlardan da kurban olabilmesi halinde bunu sükûtla geçiştirmesi katiyyen muhtemel değildir. Kaldı ki, Kuı'ân-ı Kerim de kurbanın, "En'âm" türü hayvanlardan olması gerektiğini açıkça bildirmiştir. (Bkz:Hac, 27, 34) En'âm türü hayvanlar ise, yanlızca deve, sığır, koyun ve
keçilerdir.