Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsan kendini iyiye götürecek her türlü eğilimi-istidadı geliştirmelidir; Tanrısal Kayra insanın içerisine [kendiliğinden biçimlenmeye] oluşmaya hazır iyilik değil, fakat onu sadece bir eğilim, bir yatkınlık ve ahlak yasasının temyizinden mahrum olarak yerleştirmiştir. İnsanın ödevi kendisini geliştirmektir; [ruhunu-dimağını] inceltmektir ve kendisini yoldan sapmış bulduğunda [yoldan çıkanı] ahlaki yasanın boyunduruğu altına sokmaktır. Düşününce bunun çok zor ve müşkül olduğunu göreceğiz. Bu yüzden insanın bir ödev olarak üstlenebileceği ve kendisini adayabileceği en büyük ve en güç sorun eğitim meselesidir. Çünkü anlayış-kavrayış eğitime, eğitim de sırasında anlayışa-kavrayışa bağlıdır. Dolayısıyla buradan eğitimin ancak yavaş adımlarla ilerleyebileceği anlaşılmış olmalıdır ve eğitim usulüne dair doğru bir anlayış ancak bir neslin diğerine tecrübe ve bilgi birikimini aktarması ve her bir neslin birikimini kendinden sonrakine aktarmazdan evvel ona kendine ait bir şeyler ilave etmesi halinde ortaya çıkabilir. Böyle bir anlayış fevkalade geniş bir kültür ve tecrübeyi gerekli kılmaz mı? Buna ancak daha sonraki bir aşamada ulaşılabilirdi ve bu anlayışı biz kendimiz tam olarak gerçekleştirmiş değiliz. Burada şu soru ortaya çıkar: Birbirini takip eden nesiller boyunca insan soyunun eğitiminde takip edilen süreci, tek bir kişinin eğitiminde takip [taklit] etmemiz gerekmez mi? Diğer hepsinden daha güç olduğunu düşünebileceğimiz iki insan buluşu vardır - yönetim sanatı ve eğitim sanatı ve insanlar bunların anlamları hususunda hâlâ bir kesinliğe varmış değiller.
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.