Gönderi

Yirminci yüzyılın en sunni İslâm hareketlerinden İhvân-ı Müslimin teşkilatının kurucusu ve aktif İslâm davası savunucuları arasında gösterilen mütefekkir Hasan el Bennâ'nın da işaret ettiği gibi, İslâm'da siyaset; ne particilik, ne grupçuluk ne de hizipçiliktir; siyaset, İslâm ümmetinin iç ve dış meseleleriyle ilgilenmeyi amaç edinmektir. Diğer bir ifadeyle siyaset, ümmetin sorunlarıyla ilgilenmek, dertlerine çare üretebilmektir.15! Dolayısıyla particilikle sıyaseti ayırmak lazımdır. Zira İslâm siyaseti, bünyesinde herkesin kabul etme ve uyma zorunluluğu olan ve de dinin yararına yönelik İslâmi ilkeleri barındırırken; particilik ise, sadece belli kuruluşun ve gurubun görüş ve ilkelerini temsil etmektedir. Bu ifade, herhangi bir partinin siyaset yapamayacağı anlamına gelmemektedir; zira her parti İslâm'ın ilkeleri ve onun yüksek menfaatleri doğrultusunda siyaset yapabilir. Yeter ki, “yalnızca benim siyasetim ya da benim partim İslâm'la eşdeğerdir.” iddiasında bulunmasın.!5? Nitekim İslâm ülkelerinin parçalanmasının ve maalesef iç işlerini düzene koyamamasının en temel sebeplerinden birinin, katı bir siyasi particilik anlayışının olduğu aşikârdır.
·
309 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.