Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

“Burada oturmuş kendi kendime ne diyordum, biliyor musun: Hayata inanmasam, sevdiğim kadına sırt çevirsem, dünyanın gidişine inancım kalmasa, hatta tam tersine, her şeyin karmakarışık, uğursuz, belki de şeytanca bir kaos olduğuna iman etsem, insanların hayal kırıklığından uğradığı bütün korkulara tutulsam gene de yaşamayı isteyeceğim, hayat kadehini ağzıma götürünce bitirene kadar bırakmayacağım! Ama bilinmez, belki yaşım otuza gelince kadehimi bir yana fırlatıp bitirmeden çekilirim…nereye , onu da bildiğim yok. Otuz yaşıma kadar da gençliğimin her şeye, her türlü hayal kırıklığına, hayata karşı nefrete üstün geleceğini kesin olarak biliyorum. Çoğu zaman kendi kendime, “Dünyada , şu içimdeki azgın, belki de hayasızca yaşama hırsını yenecek bir umutsuzluk var mı acaba?" diye sorduğum oldu. Galiba böyle bir şey olmadığına, daha doğrusu otuzuma basmadan olamayacağına karar verdim. Çünkü bu umutsuzluğu tanıyınca içimde tek bir istek kalmayacaktır herhalde. Bu yaşama hırsını bazı sümüklü, veremli ahlâkçılar, hele şairler alçaklık diye adlandırıyor, öte yandan yaşama hırsı dediğimiz özellik az çok Karamazov’ların hepsinde var. Bu doğru her şeye rağmen sende de var; buna rağmen bunu neden alçaklık sayarız bilmem. Gezegenimizde herkes güçlü bir merkezcil gücün etkisi altında, Alyoska... Canım yaşamak istiyor, ben de, mantığım ne derse desin yaşıyorum. Varsın dünyanin gidişatına inancım olmasın, ama baharda yeşeren pırıl pırıl ağaç yapraklar, mavi gök, bazen inanır mısın, niçin sevdiğimi bilmediğim bir adam ruhuma öyle yakın geliyor ki!”
Sayfa 304Kitabı okudu
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.