Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Saflığı da yoktu, tam tersine saflıkla maskelenmiş dehşetli bir şüphecilik, pek çok şey görebilen bir zekâ sezdim. Doğrusu, iddia makamının Smerdyakov'a meczupluk yakıştırması büyük bir temiz yürekliliktir. Ben ondan kesin bir etki ile ayrıldım: Bence Smerdyakov içi zehir, boyunu çok aşan bir onur dolu, kinci, aşırı kıskanç bir yaratıktı. Hakkında edindiğim bilgilere bakılırsa dünyaya geliş şeklinden nefret ediyor, utanç duyuyor; "Smerdyaşaya'dan dünyaya geldiğini" hatırladıkça diş gıcırdatıyordu. Çocukluğunda bu kadar iyilik gördüğü uşak Grigori ile karısına karşı saygısızdı. Rusya'ya lanet okur, alaya alırdı. Fransız uyruğu olabilmek için oraya gitmeyi kurardı. Bunu yapacak parası olmadığından sık sık bahsederdi. Bana öyle geliyor ki, bu adam kendinden başka kimseyi sevmezdi, kendine karşı saygısı garip denecek kadar büyüktü. Aydın bir insan olmak onun gözünde güzel elbise, temiz gömlek, iyi parlatılmış kundura giymekti. Fyodor Pavloviç'ın yasa dışı çocuğu olarak (bu ispatlanmıştı) durumunu öbür çocuklarıyla kıyaslarken halinden nefret edebilirdi. Bütün haklar, miras, her şey, ötekilerde, o ise sadece bir aşçı... Parayı Fyodor Pavloviç'le birlikte zarfa koyduklarını söyledi bana. Yarınını kurtarabilecek bu paranın nereye gideceğini biliyor, içerliyordu tabii. Gıcır gıcır, renk renk banknotları gözüyle görmüştü; (mahsus sordum ona.) Kıskanç, özüne fazla düşkün kimselerin önüne asla çok para yaymayın! Smerdyakov bu kadar toplu parayı ömründe ilk olarak görüyordu. renk renk banknot desteleri hayalinde marazi bir etki uyandırabilirdi.
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.