"Sarah iş arkadaşlarına ve ortaklarına hiçbir şey belli etmiyordu. İş yerinde çocuklarından asla bahsetmemeyi kural haline getirmişti. Onların adlarını dahi anmıyor, bürosunda fotoğraflarını bulundurmuyordu. Çocukları pediatri uzmanına götürmek zorunda olduğunda veya okullarından çağrıldığı ve gitmemezlik edemeyeceği durumlarda bürodan çıkarken "dışarıda bir randevusu" olduğunu söylemeyi tercih ediyordu.
Eve gitmeden önce bir iki kadeh içmek için işten biraz erken çıkmanın, çocukların bakıcı problemi yüzünden işten erken çıkmaktan çok daha fazla hoşgörüyle karşılandığını biliyordu.
Yalan söylemek, kılıfına uydurmak, hikaye yazmak da dahil olmak üzere her türlü bahane çocuk sahibi olduğunu itiraf etmekten çok daha iyiydi çünkü çocuk sahibi olmak "zincirleriniz", "bağlarınız", "zorunluluklarınız" olduğu anlamına geliyordu. Bütün bunlar da her an işiniz için müsait olmanıza, kariyerinizde ilerlemenize engel olan unsurlardı."
...
"...kadınların maruz kaldıkları sessiz ve görünmez, kimsenin dile getirmediği, sıradanlaşmış bir şiddetti. Sarah bu olaydan dersini almıştı."
...