Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Halbuki en yalın haliyle dahi anlatılacak olursa, Balkan Harpleri sona erdiğinde Osmanlılar imparatorluklarının en fazla kalkınmış Batı'dan gelen dönüştürücü etkilere en fazla açık, kendisine sadece bir Şark ve Ortadoğu değil, bir dünya imparatorluğu olma vasfını bahşeden ve hep bu büyüklüklere geri dönebilmek kapasite ve potansiyelini barındırabilmesini sağlayan, Doğu Roma olmak iddiasını üstlenebilmesinin gerçek temeli olan İstanbul'u sahiplenmesinden bile önce ayak bastığı toprakları kaybetmiş, sınırlarının Adriyetikten Meriç Nehri'ne çekilmesi ve Rumeli'nin son bulmasıyla imparatorluğun ekseni kadar sıklet merkezi de tüm jeostratejik anlam ve sonuçlarıyla birlikte Doğu'ya kaymış, sürdürebileceği özlemler ve önüne çıkacak yollar bakımından Türkiye'nin dünyası ilelebet değişmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nda nüfus kayıpları konusunda en yetkin araştırmacı olarak kabul edilen Justin McCarthy, Balkan Harpleri sırasında birçoğu Hıristiyan silahlı güçlerce katledilen Osmanlı Müslümanlarının sayısını 1.450.000 olarak ortaya koymuştur. Halbuki Türkler ve Müslümanlar 1912'de Osmanlı Avrupası'nda küçük bir farkla çoğunluğu oluşturuyordu. Balkan Harpleri sonunda, Osmanlı Balkanlarındaki Müslümanların yüzde 27'si ölünce, belirgin bir şekilde azınlık konumuna gelmişlerdi.
Sayfa 245
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.