Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Dişlerine baktı; beyaz, güçlü ve düzgün olduklarını düşündü. Ama biraz daha bakınca kafası karıştı. Beyninin derinliklerinde depolandığı yerden çıkıp gelen belli belirsiz bir bilgi, her gün dişlerini temizleyen insanlar olduğunu söyledi ona. Tabii bunlar üst tabakadan, yani Ruth’un sınıfından insanlardı. O da her gün dişlerini temizliyor olmalıydı. Ruth, hayatı boyunca tek bir gün bile dişlerini temizlemediğini öğrense, ne düşünürdü acaba? Bir diş fırçası alıp dişlerini fırçalamayı alışkanlık haline getirmeye karar verdi. Yarından tezi yok başlayacaktı buna. Sadece bazı başarılarla kazanamazdı Ruth’u. Her şeyini değiştirmeli, dişlerini bile fırçalamalı, hatta özgürlüğünden vazgeçmiş gibi hissetmesine neden olsa da kolalı yaka takmalıydı. Elini çevirdi, başparmağının şişkin başını nasırlı avucuna sürttü, artık hiçbir fırçanın söküp atamayacağı şekilde etine sinmiş kirlere baktı. Ruth’un avucu ne kadar da farklıydı! Hatırlayınca hoş bir heyecana kapıldı. Gülün yaprağı gibi diye düşündü, kar tanesi kadar serin ve yumuşaktı. Bir kadının elinin bu kadar hoş bir yumuşaklığa sahip olabileceği aklına bile gelmezdi. Böylesi bir elin okşamasıyla hissedeceği harika duyguları hayal ederken buldu kendini ve suç işlemiş gibi kızardı. Ruth’a yönelik fazlasıyla bayağı bir düşünceydi, onun yüce maneviyatına dil uzatmaktı bu. O, bedeninden çok daha yücelerde gezinen, solgun ve narin bir ruhtu; ama yine de yumuşacık elleri Martin Eden’ın aklından çıkmamakta ısrar ediyordu. Halbuki Martin, fabrika kızlarının, işçi sınıfından kadınların sert ve nasırlı ellerine alışıktı. O ellerin neden böyle sert olduğunu biliyordu elbette. Ya Ruth’un elleri... Yumuşaktılar, çünkü hiç çalışmamışlardı. Geçinmek için çalışmak zorunda olmayan bir kişiye dair o dehşetli düşünce aklından geçince Ruth ile arasındaki boşluk daha da büyüdü. Çalışmayan aristokrat kesimi düşündü. Önündeki duvarda, cüretkâr, kibirli ve kudretli halleriyle kocaman belirdiler. Kendisi çalışmıştı; ilk hatıraları çalışmakla ilgiliydi, bütün ailesi çalışmıştı. Mesela Gertrude. Onun elleri bitmek bilmez ev işlerinden katılaşmamış, ama çamaşır yıkamak yüzünden şişmiş ve haşlama et gibi kırmızı olmuştu. Sonra kız kardeşi Marian vardı. Geçen yaz konserve fabrikasında çalışmış ve o güzel ince elleri, domates bıçakları yüzünden yara bere içinde kalmıştı. Ayrıca bir önceki kış karton kutu fabrikasında iki parmağının ucunu kesim makinesine kaptırmıştı. Tabutunda yatan annesinin sert avuçlarını hatırlıyordu. Babası da son nefesine kadar çalıştığına göre elindeki nasırın kalınlığı yarım parmağı geçmişti kuşkusuz. Ama O’nun elleri yumuşacıktı, annesinin ve kardeşlerinin de öyle. Bu son düşünce onların üst tabakaya mensup olduğunu, Ruth ile arasında da dev bir uçurum bulunduğunu gayet açık biçimde göstererek onu irkiltti. Acı bir kahkahayla yatağa oturdu, ayakkabılarını çıkardı. Ne salaktı, bir kadının yüzü ve yumuşak beyaz elleri nedeniyle aklı başından gitmişti.
Sayfa 44 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.