Bir şehirde benim gibi, ona bağlı kalarak, onu bir kader gibi benimseyerek yarım yüzyıl yaşamak, şehri insanın kendi ruhunun ve vücudunun bir parcasi yapiyor. Yillar sonra sehrin sokaklarndaki, dükkânlar ve meydanlarindaki degisimleri insan
kendi gövdesindeki yaralar, cibanlar, yıpranmalar gibi, önce çocuksu bir telaş ve kederle (çocuklugumun en önemli sinemaları
kapandı, kitapçı, oyuncakçı dükkanları yok oldu), daha sonra
kendi gövdesinin sekil değiştirmesi gibi bir çeşit tevekkülle karşılıyor.