Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"Ecdat böyle yapardı" derken dikkat edelim. Bizim "ecdat" diye kastettiğimiz Osmanlı ise, ondan kopuşumuz neredeyse 100 yıl oldu. Bu arada sadece kelimeler, kavramlar değil anlamlar da alabildiğine yozlaştı, yoksullaştı. Bu uçurumu aşıp Osmanlı'ya bağlansak bile her şeyi güllük gülistanlık bir Osmanlı bulmayız. Zira Osmanlı son 200 senesinde Batılılaşma ile kendi kendini inkâra yönelmişti. Dolayısıyla Osmanlı'nın son asrında sahih ve sâlim pek çok âlim ve ârif olmasına rağmen; sapık, inkârcı, hain, münâfik da az değildi. O yüzden "Ecdat böyle yapardı, böyle söylerdi" demekle sahih geleneğe bağlanamıyoruz. Önce sormak lâzım: "Hangi ecdat? Hangi zaman? Hangi ölçü?" Ecdada bakarken ölçüleri doğru koyalım. Doğru ölçü, Allah ve Rasûl'ünün rızâsıdır. Bu da muğlak değildir. Kur'ân ve Sünnet ortadadır, apaçıktır. Ama ölçüyü bilmeden ölçemeyiz. Bugün okumuş yazmış dindarlar Batı'daki birçok şeyi bilirler ama kendi imân ölçülerini pek bilmezler. Önce akidemizi tashih edelim. Ecdadın Rabbânî âlimlerine ve âriflerine saygı ile yaklaşalım. Haddimizi bilelim. Ecdadın yaptıklarına ve eserlerine bakıp, doğruları alıp, ölçülere uymayan yönlerini terk edelim. Evet, ecdat çok kıymetli ama ecdatçılık hiç öyle değil.
Sayfa 111 - Ketebe yayınlarıKitabı okuyor
·
1 artı 1'leme
·
112 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.