Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İhtilaflar insanı dinden çıkarmaz. Fakat ümmet arasında meydana gelen bu ihtilâflar, özellikle itikādi açıdan ciddi boyutlara varınca, Müslümanlar'ı fitnelere ve büyük günahlara yöneltir. Hatta o zaman insan, farkında bile olmadan kendini dinin sınırları dışında bulabilir. Nitekim öyle de olmuştur. Resûl-i Ekrem'in vefâtından kısa bir süre sonra Hz. Osman ve Hz. Ali radıyallâhu anhümâ zamanında ortaya çıkan ihtilaflar, daha sonra fitneye dönüştü ve pek çok sahābî henüz hayattayken ümmet ağır bir imtihandan geçti. Dört halifeden sonra fitne ve ihtilaflar artarak devam etti; bunlar da İslâm ümmetinin bölünüp parçalanmasına sebep oldu. İslâm ümmeti içindeki ihtilafların sonucunda doğan grupçuluk ve hizipçilik bizi bölüp parçaladı ve ümmet olma vasfımızı tehlikeye soktu. İslâm toplumunun fitneden kurtulabilmesi, ihtilaflara düşmemesi için müşterek bir düşünce ve hareket tarzına sahip olması gerekir. Belli bir şahsın veya grubun düşünce ve hareket tarzına tabi olmaması icap eder. İşte bu sebeple Peygamber Efendimiz bize izleyeceğimiz yolu göstermiş, kendi sünnetine ve doğru yolda olan Hulefa-i Râşidin'in sünnetine sımsıkı sarılmamızı emretmiş, böylece ortak hareket noktamızı göstermiştir. Bilindiği gibi Hulefa-i Râşidin -Allah hepsinden râzı olsun- Hz. Ebû Be- kir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali'dir. Fahr-i Kâinat Efendimiz hadis-i şeriflerinde onların hak ve doğru yol üzerinde bulunacaklarını belirtmiş, bize de onların yolunca gitmeyi emir buyurmuştur. Hak mezheplerin hepsi, Hulefa-i Râşidîn'e uyulması gerektiği konusunda görüş birliği içindedir.
·
1 artı 1'leme
·
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.