Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ordu, 1. Dünya Savaşı'nın ilk dönemlerine göre çok zayıf hale düşürülmüştü. Ordu birçok cephede adeta mahvedilmişti. 1. Dünya Savaşı'na neredeyse iki buçuk milyon askerle giren koca Osmanlı İmparatorluğu, 1917'de Sina Cephesi'nde ancak 43 bin kişilik bir kuvveti zorla ayakta tutabiliyordu. Savaş yakın bir gelecekte bitmeyecekti. Bu durumda takip edilecek savunma siyaseti, elde bulunan kuvveti bir tek neferini bile kaybetmeden son ana kadar saklamak olmalıydı. Bu kuvvetle Filistin adım adım savunulmalıydı. Bu kuvvetlerin bugün harita üzerinden nasıl kullanılacağını söylemek de mümkün değildi. Mustafa Kemal şimdiye kadar bulunduğu Çanakkale ve Diyarbakır'daki görevleri ve başarıları nedeniyle bu işi en iyi yapacak olan komutanın kendisi olduğunu düşünüyordu. Mustafa Kemal, Almanların savaşı uzatmaya çalıştıklarını değerlendiriyordu. Mevcut kuvvet dengesine göre de Almanların savaşın gidişatına hâkim olacaklarını düşünmek pek gerçekçi değildi. Von Kress, Kanal Harekâtı'ndan beri bölgedeydi. İngilizlere karşı da başarılı muharebeler vermişti. Falkenhayn'a göre bölgedeki savaş von Kress'in kontrolünde olmalıydı. Cemal ve Mustafa Kemal Paşalar bir şekilde devre dışına çıkarılmalıydı. Olan da buydu. Enver Paşa, maalesef Almanya'nın isteklerinin yerine getirilmesine öncelik veriyordu. Bu konuda ne Cemal, ne de Mustafa Kemal Paşa'yı dinledi. Eğer Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa'yı dinlese ve Sina Cephesi'nin sorumluluğunu Mustafa Kemal'e verseydi ne olurdu? Mustafa Kemal 1905'te Şam'da bulunurken bazı aydın Arapların Osmanlı İmparatorluğu'ndan kopma eğiliminde olduklarını görmüştü. Sofya'da ataşemiliter iken, Ali Fuat (Cebesoy) Bey'e gönderdiği bir yazıda söyledikleri şu sözler de onun bu konudaki "düşünce dünyasının" ne olduğuna dair bazı ipuçları sunuyordu: "Memleketin kaybedilmek üzere olan küçük parçasını feda etmeyeceğim diye en büyük parçasını hesapsızlık ve bilgisizlik yüzünden feda eden idarecilerimiz yüzünden ne hale geldiğimiz aşikârdır… İçimizde bir de Arap milliyetçiliği alıp yürümüştür. Arap meselesine bir çözüm noktası bulunabilir." Mustafa Kemal Paşa her şeyden önce gerçekçidir. 1917'de Osmanlı ordusunun gücü ve imkân ve kabiliyeti ortadadır. İmparatorluğun bütün sınırlarının aynen korunması olanak dışıdır. Mustafa Kemal, 2. Ordu Komutanı iken Doğu Cephesi'nde Ruslara karşı yaptığı gibi, kendi kuvvetlerini düşmana kaptırmadan sorumluluk bölgesini adım adım savunmaya çalışacak ve özellikle Suriye ve Irak'ta Osmanlı Müslüman nüfusunun yoğun olduğu bölgede Anadolu'nun ileriden savunulmasına çalışacaktı. Ancak şartlar ona bu imkânı tanımadı.
Sayfa 120 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
·
226 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.