Daha gün doğmadan boyaya başladı, öğleye bitirdi. Açık,
bulut mavisine boyarnıştı. Sonra başı, kıçı cilaladı. Sonra iki
üç gün çalışarak sandalın başının her iki yanına ak bir boyayla güvercin yazdı... Hiç görülmemiş, bir tuhaf bir yazıydı bu.
Ama okunuyordu çok uzaktan bile. Bir de yazının altına bir
güvercin resmi yaptı. Bu resme ne kadar uğraştığını hiç bilmiyorum ama, böyle bir güvercin resmini dünya dünya oldu
olalı hiçbir hünerli el çizernemişti. Anlatarnam. O resmi kimse
de anlatamaz. Görmeden olmaz. Güvercin sandal, bir ışık ortasında kalmış, hep birden sonsuz bir ışık pusuna bulanrnış,
adı sanı duyulmadık uzak ummanlara uçuyordu. Çakır artık
işi gücü bıraktı. Evi barkı bıraktı, hep sandalın yanında. Hep
gözleri sevgiyle dolu, sandalda.