Ben rüzgar değilim, dokunmam çiçeklere
Ben kara parmaklı insan değilim
Kirpik uçlarımdan kayar yıldızlar
Bilemezsin, hayal akşamlarında renklerini kuşatan
Damıtılmış gözyaşıdır ömrümün
Ben boşluğa üfleyen cellat değilim
Kara yele verdim ayaklarımı
Söyle bana, eceli kim tutar perçeminden
Hangi ölü bilmez nereye gittiğini
Sen miydin o mahpare, o memnû, o dil ruba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar bulut gülmesi
Sen nasıl bu kadar bıldırcın sesi
Sen nasıl bu kadar pencere önü
Sen nasıl bu kadar gök gürlemesi
Ben kaptan değilim, anlamam gemileri
Gizli bir ummanın gelgitlerinden
İniltiler vurur sahillerime
Deniz feneri değilim
Önce yürü bu vefasız ülkeden
Sonra uzun bir tenhaya, sessiz ol
Gelip geçsin üzerinden turnalar
Düşün, sesler neden bulur sesleri
Kelam kimin damarlarında kandır
Harflerini senden alan merhaba
Hangi demin âteşidir içimde
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar gönül hanesi
Sen nasıl bu kadar yâr divanesi
Sen nasıl bu kadar çerağı ömür
Sen nasıl bu kadar inci tanesi