Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Malumunuzdur ki, harp ve muharebe demek iki milletin, yalnız iki ordunun değil, iki milletin bütün varlığıyla ve bütün varları yoklarıyla, bütün maddiyat ve maneviyatlarıyla yekdiğeriyle karşı karşıya gelmesi ve birbiriyle vuruşması demektir. Dolayısıyla, bütün Türk milletini cephede bulunan ordu kadar, fikren, hissen ve fiilen alakadar etmeli idim. Bütün millet fertleri, yalnız düşman karşısında bulunanlar değil, köyde, evinde, tarlasında bulunan herkes, silahla vuruşan muharip gibi kendini vazifeli hissederek, bütün mevcudiyetini mücadeleye adayacaktı. Bütün maddi ve manevi varlığını vatan müdafaasına adamakta ağır davranan ve hoşgörü gösteren milletler, harp ve muharebeyi cidden göze almış ve başarabileceklerine inanmış sayılamazlar. Gelecekteki harplerin yegâne başarı şartı da en çok bu arz ettiğim özellikte saklı olacaktır. Daha şimdiden Avrupa'nın büyük askeri milletleri hareket tarzını kânun haline getirmeye başlamışlardır. Biz Başkomutan olduğumuz zaman, Meclis'ten bir memleket müdafaası kanunu talep etmedik. Fakat, Meclis'ten aldığımız salahiyetle, aynı maksadı temin etmek için, kanun mahiyetinde olan belirli emirlerle maksadın teminine çalıştık. Millet, bundan sonra, bugüne kadar olan tecrübeleri de gözden geçirerek, aziz vatanı taarruz edilemez vaziyette bulunduran sebep ve şartları daha geniş ve daha açık ve daha kesin bir surette tespit eder."
Sayfa 332 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.