Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

5.cilt
1164. Ali radıyallâhu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir gece Resûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem Ali ile Fâtıma’nın kapısını çaldı ve onlara: “Namaz kılmayacak mısınız?” buyurdu. Buhârî, Teheccüd 5, Tefsîru sûre (18), 1, İ`tisâm 18, Tevhîd 31; Müslim, Müsâfirîn 206. ... - Yâ Resûlallah! Bizim canımız Allah’ın kudret elindedir. O bizi uyandırmak isterse, uyandırır, dedi. Hz. Ali’nin işaret ettiği âyette ölen ve uykuya dalan kimselerin ruhlarının Allah Teâlâ’nın kudretinde bulunduğu, Cenâb-ı Hakk’ın ölenlerin ruhlarını bırakmadığı, fakat uyuyanların ruhlarını ecelleri gelene kadar serbest bıraktığı anlatılmaktaydı. Hz. Ali’nin bu hazırcevaplığına Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem pek hayret etti. Kim bilir belki de o sırada namaz kılamayacak durumda idiler. Bu sebeple Allah’ın Resûlü hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp yürüdü. Giderken de mübarek elini dizine vurarak: - “Zaten insan tartışmaya pek düşkündür” [Kehf sûresi(18), 54] âyetini okudu. Allah’ın Resûlü, Cenâb-ı Hak’tan “Ailene namazı emret!” [Tâhâ sûresi(20), 132] buyruğunu almış bir insandı. Onlara farz namazı daha önce elbette emretmişti; ama sadece kendisine farz olan ve insana büyük sevaplar kazandıran gece namazından onların da faydalanmasını istedi. Bunun için gecenin bir vaktinde kalkıp onların evine gitti. Bir daha ele geçmeyecek olan sevaplardan mahrum kalmalarına gönlü râzı olmadığı için istirahat ettiklerini bile bile onları uyandırdı. Hz. Ali’nin bu olayı, kendi aleyhine gibi görünmesine rağmen, müslümanların ondan faydalanacağını düşünerek anlatması, onun hem üstün bir tevâzua sahip olduğunu hem de din kardeşlerinin menfaatini her şeyin üstünde tuttuğunu göstermektedir.
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.