Kadın bedeninin pornografi aracılığıyla cinsel sömürüye maruz tutulmasına karşı mücadele vermek feminizmin başlıca savaşlarındandır, oysa performans esnasında baş vurulan dikkat çekme yöntemleri de pornografininkiyle aynıdır. Pornografi merak uyandırır, izleyicileri çeker, en uç eylemleri gerçekleştiren kişi ise, striptiz kulübünde de olsa müzede de, gösterinin yıldızıdır. Sanatçıların zerre analiz etmeyi başaramadıkları durumlarla dalga geçmek için bebeklerle oynadığı ya da kılık değiştirdiği çocuksu performanslar da görebiliriz, ne var ki bu yüzeysel ve anlamsız eylemler sayesinde üniversitelerin ve devletin sponsor olduğu kadın kongrelerinin kapıları önlerinde açılır. Lorena Wolffer'in şiddet görmüş kadınlarla gerçekleştirdiğine benzer, toplumsal metodo lojiden ve belli bir amaçtan yoksun, sorumsuz performans eylemleri, hiçbir ciddi analiz ve sağduyuya maruz bırakılmadan, sırf bir top lumsal mücadeleye destek verdiği ima ediliyor diye sanat addedilir. Oysa bu sanat değil şantajdır. Hiçbir sanatsal değeri bulunmayan bir
eserin, taşıdığı siyasal-toplumsal mesajlar yüzünden kabul görmesi için baskı uygulamak bir tür diktatörlüktür.