“Oysaki sen gideli daha bir hafta bile olmadı ama cehennemde sonsuzluğu yaşamış gibi hissediyorum.”
Dante ve Vivian’ın hikayeleri uzun zamandır merak ettiklerim arasındaydı. Dante bir şantaj sebebiyle hiç tanımadığı bir kız ile nişanlanmak zorunda bırakıldığında hissettiği tek şey hayatının kontrolünün ellerinden kayıp gittiğiydi. İstediği tek şey şantaja sebebiyet veren şeylere sahip olmak ve bu zoraki nişanlılığı sona erdirmekti. Ta ki Vivian ile tanışana kadar.. ilk zamanlar birbirlerinden hiç hoşlanmayan bu ikilinin birlikte vakit geçirdikçe kalkanlarını indirmesinden ve yakınlığın getirdiği o hislerden kaçamayışlarına ortak olmak şahaneydi. Vivian’ın bunca zaman ailesinin istediği biri gibi gözükmek için kendini baskılamasını, ailesinin isteklerine boyun eğmesini ve onların yanında kendisi gibi olamayışını okumak çok üzücüydü. Fakat Dante’nin yanında en çok kendisi gibi hissedebildiği, uzun zamandır yaşamadığı o mutluluğa sonunda kavuştuğu bir gerçekti. Açıkçası Dante’nin Vivian’ı tanıdıkça fikirlerinin değişmesinden ve şantaj yoluyla nişanlanmış olsalar da zaman zaman bunu unutuyor olmasından ne kadar keyif aldığımı anlatamam Vivian’ın ailesini okumak beni bir tık delirtti açıkçası düşünceleri ve Vivian’a karşı sert tavırları beni çok sinirlendirdi Dante’nin aşık halleri kalbimi çalarken Vivian’a karşı olan sonsuz çabası ve pişmanlıklarını telafi etme biçimine bayıldım! Öfke Kralı bana bir kitapta istediğim her şeyi verirken şimdiden serinin devam kitapları için deliriyorum