Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Giderek artan sayıda Müslüman entelektüel gelenek adı altında onlara intikal eden birçok uygulama ve düşünce biçimlerinin kısır ve değişmez hale geldiği ve hem sosyal hem de bilimsel ilerleme yolunda bir engel teşkil ettiğine dair inancın hem içinden hem de dışından gelen eleştirilere katılıyordu. İslam'ı tümüyle reddetmek ve Batı'yı benimsemek veya alternatif olarak Batı'yı reddedip Vehhabilerin önerdiği şekilde yalnızca arınmış bir İslam'da teselli bulmak yerine, bu entelektüeller inançlarının özünde Müslümanlığa ait olduklarını düşündükleri öğeleri canlandıracak ve çağdışı olarak görülen tarafları çıkaracak ortak bir nokta kurmaya inandılar. Müslüman modernistler, Müslümanların bilimsel keşiflerde bir dönem dünyaya önderlik ettiklerini göz önüne alarak, İslam'ın özü gereği bilgi ve ilerlemeye karşıt olmadığı saptamasını yapıyorlardi. Avrupalı Aydınlanma'nın bilinemezciliğini reddederken, Hıristiyanlığın bilimsel ilerlemeye zarar ziyan bir dini sistem olduğunu düşünen Aydınlanma düşünürlerine katılmış olabilirler. Ancak İslam onlar için kesinlikle ilerici bir dindi. Cemaatin ilk yüzyıllarında yaşadığı İslam'a dönüş, onlara göre, Müslüman toplumun gelişmesine yol açmış olan inanç ve bilim arasında bir uyum yaratacak ve Müslümanların İslam'ın "altın çağı"nda olduğu üzere gelişen medeniyetler arasında hak ettikleri yeri almalarını sağlayacaktı. Müslüman yenilikçilerin çoğu "atalar” anlamına gelen selef kelimesinden gelen yeni bir düşünce akımı olan Selefilik hareketine katıldılar. Hz. Muhammed'in yaşayan örneğinden ilham almış ilk nesil Müslümanların daha sade, dolayısıyla daha saf İslam'ına geri dönmenin, çağdaş Müslümanları Bağdat'ın 1258'de yıkılışının ardından Müslüman cemaatin kendi "karanlık çağlarında" ortaklaşa sahip olduğu gerici yükten özgür kılacağına inandılar. Bugün, Selefilik terimi Batı'da birçok kişi için Taliban benzeri Müslüman köktencilerin imgelerini akla getiriyor. Muhammed ibn Abdü'l-Vahhab Müslümanları Hz. Muhammed'i çevreleyen özgün Müslüman cemaatin yaşam tarzına dönmeye çağırdı ve onun katiliteralist ve köktenci İslam vizyonu 21. yüzyıl İslamcılarının inançlarının merkezinde yatıyor. Ancak hiçbir şey 20. yüzyılın ilk on yılında, Muhammed Abduh'un (ö. 1905) entelektüel liderliğindeki Müslüman âlimlerin İslam kaidelerini Batı'nın bilimsel, teknolojik, sosyal ve siyasi yenilikleriyle bağdaştırmaya çalıştığı, Selefiye'nin Kahire'deki anlamından daha ötede olamazdı. Ibn Abdü'l-Vahhab ve Abduh'un Selefiye'sinin çağrışımları ataların İslam'ına geri dönüşü talep edebiliyordu. Yalnızca, her biri bu taleple farklı bir anlayışı kastediyordu.
Sayfa 216Kitabı okudu
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.