Kiliastik algı, zamanın dışında kalmıştı; baş gösterdiğinde, meydana gelen rastlantısal anları âdeta kutsamaktaydı. Liberal algı, anlamsal bir hedef olarak tasarıyı geleceğe erteleyip, ilerleme düşüncesi sayesinde bu tasarısal vaadin -en azından bir yönüyle- zamanla içimize yerleşmesine yol açarak, varoluş ile ütopya arasındaki teması sağlamaktaydı. Muhafazakâr düşünce, bir zamanlar bize nüfuz edip içimizdeki ses olarak dışavurulan o tini, bizzat oluşmuş olanın içine daldırmaktaydı ve onu nesnelleştirip tüm boyutlara yayılmasını sağlayarak, tüm olaylara içkin bir özdeğerlik bahşetmekteydi böylece.