Tasarılar, bir mutlakçılık alanının tepelerinden inen arzunun yarattığı düşler ve talepler ya da hayaliliği içeren "olsunlar” değildir; daha ziyade süreç bütününde somut bir yaşama ve belli bir işleve sahiptirler: Eskidiklerin de yavaş yavaş yok olurlar; gerçekleşmeleri ise toplumsal sürecin belli bir yapısal duruma ulaşmasıyla mümkündür —ki, bu türden gerçek birer “siper”Ieri olmadan maskeleyen "ideolojiler” haline gelirler.