Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sultan hamit’in huzurundan kovuluşum;
İradesiz ayağa kalkmanın CEZASI : HUZURDAN KOVULUŞ… Sultan Hamit, doktorlara daima mültefitti Kendisi şahsan da hastalıktan hiç hoşlanmazdı. Saray halkından biri rahatsızlansa âdeta telâşlanırdı ve hastayı tedavi eden doktorun muvaffakıyetini rütbe ve nişanla takdir etmiş görünürdü. Daima da tababetin ilerlemesine hâ- dim olmak istediğini söylerdi. Hünkârın bu husustaki cömertliğini an- latmak için, zamanında, doktorlardan dört tane müşirin, kırktan fazla da ferik ve liva rütbelerini taşıyan askeri paşaların; ayni zamanda ve- zir ve bâlâ rütbelerini haiz doktorların bulunduğunu söyliyeceğim! Bu meyanda, operatör olduğum için, ne olur ne olmaz, belki bir gün, Cemil'in bıçağına teslim olurum, endişesiyle bilhassa bana çok iltifat ederdi. Hattâ, garip değil mi, her zaman «Paşa hazretleri» derdi. Lâkin Sultan Hamid'in huzurunda konuşmak, uluorta lâf etmek her babayiğidin harcı değildi. Akla gelen her sözü dinleyen, daima güleryüzle muhataplarını karşılayan yegâne padişah Sultan Reşat'tı, di- yebilirim. Halbuki, mâruf lâkabiyle, Kızıl Sultan karşısında, daima ih- tiyatla konuşmak gerekti. Huzuruna girildiği zaman, Hünkâr, hiç ayağa kalkmazdı. Karşısındaki koltuğu işaret ederek : - Buyurun!… Derdi. Onunla temas ede ede âdetlerine karşı meleke hâsıl eylemiştim. Önüne baktığı, yahut kaşlarını çattığı zaman derhal lâfı değiştirmek lâzımdı. Güler bir yüzle size müteveccih ise korkmadan söze devam edebilirsiniz. Ayni zamanda huzurda oturmak iradeye, kalkmak yine iradeye bağlıydı. Hattâ bu yüzden, yâni ufak bir dikkatsizliğimden dolayı, bakınız başıma ne geldi : Bir gün yine huzurda bulunuyordum. Kahvecibaşı elinde ibrikle kahve getirdi. Padişahın yanındaki masanın üstüne koydu. Abdülhamit bu sırada tabakasından bir sigara çıkardı. Ben de aklım sıra. hürmet olsun diye kibrit çakmak istedim ve ayağa kalktım Bunu gören padişah da hemen yerinden fırlamasın mı? Üstelik, benzi de sapsarı… O zaman aklım başıma geldi ve iradesiz ayağa kalkmamdan, Sultan Hamid'in korktuğunu anladım; ne yapacağımı şaşırdım… Hünkâr, kalın sesiyle : - Gel!… Diye bağırdı. İçeri giren musahibe : - «Cemil Paşa gidiyor.» sözlerini söyledi. Böylece bir kelime konuşmadan, kapıdan dışarı çıktım. Açıkçası, «huzuru hümayun» dan kovuldum.
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.