Uzaktaki birinin dedikodusunu yaparken aslında kendi hayatımızdır masaya yatırdığımız. Bir deşseler kim bilir neler çıkar altından. Hepimizin içinde var ya terk etme arzusu ya terk edilme korkusu. Hepimizin etraftan, aileden kendi özel hayatlarımızdan bir şeyler edinmişliği var. Yaralarımız, berelerimiz ve görünmez dövmelerimizle yaşıyoruz şu hayatı. Bir başkasına kızarken acaba bizi eskiden incitmiş olan herkese mi kızıyoruz? Birine kırık not verirken yoksa geçmişimizde bizi hırpalayan her ilişkiyi mi sınıfta bırakıyoruz?