Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sürekli değişen koşullara uyum sağlayabilmek ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmek belirli bir esnekliği ve yaratıcılığı gerektirir. Örneğin, kendisini engellenmiş hissettiği her durumda aynı kızgınlık tepkisini veren kişi etkin olamaz. Burada etkin olmakla kastedilen, kişilerin olaylara kendisini iyi hissedebileceği bir biçimde yön verebilmesidir. Bu tür bir yönlendirme ise yaratıcı olabilmeyi gerektirir. Yaratıcılık ise içinde bulunulan duruma karşı en uygun tepkiyi verebilmeyi içerir. Örneğin, bir insan kendisini engelleyen bir duruma ilişkin kızgınlığını açıkça yaşayabilir, kendisini kızdıran durumdan uzaklaşabilir, tepkisini daha uygun bir zamana erteleyebilir, hiç tepki vermemeyi daha uygun görebilir, kendisini kızdıran durumu ortadan kaldıracak tasarımlar yapabilir ve eylemlerde bulunabilir ya da öfkesini boşaltmak amacıyla gidip odun kesebilir. Bu tepkilerden hangisini vereceğini o andaki koşullara göre ve otomatik olarak seçebilecek ustalığı geliştirebilmiş olan insan, hem etkin bir biçimde yaşama katılabilir, hem de insanlarla baş edebilmenin sağladığı güven duygusu sayesinde doyurucu ilişkiler kurabilir. Bir insanın böyle bir esnekliği kazanabilmiş olması için önkoşul, kızgınlık duygularının bilincinde olabilmesidir. Kızgınlığını fark edebilmesi için ise bu duygusundan ötürü suçluluk duymamış olması gerekir. Böyle bir durumun gerçekleştirilebilmesi ilk bakışta olanaksız gibi görünebilir. Ama aslında içinde yaşadığımız dünya kültürü ve çağdaş aile yapısı, uygarlaşmış bir birey olabilmek için bazı olumsuz duyguların bilinçaltına bastırılmasını değil, bilinçli olarak denetlenmesini zorunlu kılmaktadır. Çocuk eğitiminde de önemli olan çocuğun kızgınlığını yaşamaması değil, bu duygusunu toplumun onaylamayacağı davranışlara dönüştürmemesidir.
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.