Soyut bir bilye sesi duyar gibi oldum, sanki kaçmak istedim o an her şeyden, kayıp çocukluğuma saklanmak istedim. Aziz Ata konuşmaya başladığında bir yandan onu dinliyor, diğer yandan diğer elimle boştaki kulağımı kapatıyordum.
Hem dinlemek istiyordum, hem de duymak istemiyordum.
Oysa duymak zorundaydım, dinlemek ve bilmek zorundaydım.