«- Öyleyse o başındaki nedir?» dedi.
«- Seni ne alâkadar eder? Sen işine bak!» dedim.
«-Seninle şimdi görüşürüz!» tehdidiyle cebinden hüviyetini çıkardı. Kemal Güçnar adında bir sivil polismiş. O zaman
tehdidini arttırdı ve:
«- Karaya çıkalım, hemen Beşiktaş Karakolu'na gideceğiz!.» dedi.
«- Olur, pekâlâ!» dedim.
Karaya çıkar çıkmaz koluma yapıştı. Silkelenip elinden
çıktım.
«- Aptal herif! Kolumdan ne tutuyorsun. Söyle nereye istiyorsan gidelim! Bak yanımda üç yaşında bir çocuk var. Sen
ne geri zekâlısın. Kaçmak istesem de kaçamıyacağımı şundan
bâri anlasaydın!.» dedim.
Bu sefer bana Atatürk edebiyatı yapmaya başladı.
«- Kulağını getir!..» dedim. Kendisine de atasına da
..............Köpürdü.
«- Aptal herif, aleniyet olmadan hakaret cürmü teşekkül
etmez! Ben avukatım. Sen sert kayaya çarptın!» dedim