Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İslâm tarihindeki genişleme ve daralma (med-cezir) ve Müslümanların durumları imandaki genişleme ve daralmaya, dinden doğan maneviyatlarının gücüne bağlıdır. Bu ümmetin kaynağı kendi iç dünyası o da kalp ve ruhtur. Kalp Allah'a, Resûllah (s.a.s.)'a ve ahiret gününe imanla hayat bulur, ruh dinin ilkeleriyle, İslâmî ahlâkla arınır, gönüldeki dine sahip çıkma kabı coşup taşar, Müslümanlar maddi güç için hazırlıklarını yapar, düşmana karşı güçlerinin yettiği kadar hazırlık yapar, âlemin içinde bulunduğu baskı, zulüm, cehalet, perişanlık, din ve dünya konusunda bilgisiz halini fark eder, zamanın İslâm'ın ilk geldiği haldeki durumuna döndüğünü, cahiliyenin başladığı gibi geri döndüğünü, "İnsanların ellerinin kazandıklarından dolayı karada ve denizde fesat çıktı." (Rum, 30/41) ayetinde belirtilen durumun meydana geldiğini anlarlar, bu yüzden (insanlara) acırlar, âlemin adeta bir yangın içinde olduğunu ve suyun ise sadece kendilerinde olduğunu düşünerek dünyayı saran ateşi söndürmeye çalışırlarsa, bu yolda kendi zevklerini unuturlarsa, rahatları bozulur, uykuları kaçarsa, çılgın gibi olurlarsa işte o zaman, dünyanın bütün güçleri bir araya gelse de bütün halkları, bütün askerleri, devletleri birleşse de kendilerine üstün gelemeyeceği harikulade bir güç haline gelirler. O zaman Allah'ın üstün kazası, kesinleşmiş kaderi ve yüce sözü haline gelirler. "Andolsun, peygamber olarak gönderilenler hakkında şu sözümüz geçmiştir: Onlar elbette yardım göreceklerdir. Ve hiç şüphesiz üstün gelecek olanlar da bizim askerlerimizdir." (Saffat, 37/171-173) "Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer iman etmiş iseniz en üstün sizsiniz." (Ali İmran, 3/139)
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.