Aslında sözcüklerin büyüsü beni kandıran
dünyada dün yok mudur, vardır
dünkü ellerim ayaklarım gibi vardır
dünkü bir tren bileti gibi
çünkü dün Onun gittiği trenin ardından
düzleri ovaları düşünüp
sanki ne kadar dağlandım
Çünkü uzak güneş yakın ay
dün yoktular
ama dün
vardı kendi başına
işte yarım kafiyeli kırık şarkılar
bir hüznün günden geceye göçü
bir aynalı çarşıda hep duran zaman
– sizi göremedim uzun zamandır
işte şunlar bunlar
çünkü dün vardır.
Ama Mehmet’in gittiği gemi döndüğü zaman
belki leylâklar da vardır, olacaktır
renkli gözlüklerle dolaşacaktır belki insanlar
ellerini eski dünlere uzatıp
birbirleriyle eski dünleri konuşup ya da
giyilen bir ceketi hatırlayıp
dünkü bir kahkahaya gülündüğü zaman
eski bir yaz gününde
kahkahalarla güldüklerini
Oysa Onun gittiği uçak dönünce
Kesin! Dün var mıdır?
bilmem ama yarın yoktur dünyada.