Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yunus'un, Vilâyetnâme'de Hacı Bektaş-ı Velî'nin huzuruna gidişi anlatılırken şöyle deniliyor: "Hacı Bektaşi Veli, Horasan diyârından Rûm'a gelip yerleştikten sonra veliliği ve kerâmetleri etrâfa yayıldı. Her taraftan mürid ve muhibler gelmeye, büyük meclisler kurulmaya başlandı. Fakir halli kimseler gelir, nasib alır giderlerdi. O zaman, Sivrihisar'ın şimal tarafında Sarıköy denilen yerde Yunus derler bir kimse var idi. Gâyet fakîr halli olup ekincilik ederdi. Bir vakit kıtlık oldu, ekinden bir nesne hâsıl olmadı. Yunus, erenlerin bu güzel vasıflarını işitti. Herkesin bu kapıdan boş dönmemesi dolayısıyla bir bahâne ile gidip kifaf denecek kadar bir şeyler istemeyi düşündü. Eli boş gitmemek için öküzüne dağdan alıç yükleyip, Sulucakarahöyük'e doğru yola koyuldu. Karaböyük'e varınca. Hacı Bektaş-ı Veli huzuruna armağanını sunup "Ben fakir bir kimseyim, bu yıl ekinimden bir nesne alamadım, ümiddir ki, bu yemişi kabul hiğında buğday veresiniz, aşkınıza kifaf edelim." dedi. Hacı Bektaş, "Öyle olsun!" diyerek abdallara işaret etti, alıcı paylaşıp yediler. Yünus birkaç gün orada eğlendi. Gidecek olunca, Hacı Bektaş'a haber verdiler. O da, "Sorun bakalan ne ister, buğday m, nefes mi verelim?" dedi. Sordular, Yunus "Ben nefesi neyleyeyim, bana buğday gerek!" diye cevap verdi. Yūnus'un cevabını Hacı Bektaş'a bildirdiler. Hünka "Varın Yunus'a söyleyin, alıcının her tanesi için iki nefes verelim," buyurdu. Yūnus dedi ki: "Ehil-ıyalım var, nefes karın doyurmaz, lutfederse buğday versinler kifåf edelim." Bu sözü Hacı Bektaş'a arzeylediler. Bu defa "Varın söy leyin, alıcının her çekirdeği başına on nefes verelim." ded Yunus bu söze karşılık vine: "Ben nefesi neyleyim, coluğum çocuğum var, bana buğday gerek!" dedi ve bu denli remze kail olmadı. Hacı Bektaş, dilediği kadar buğday verilmesini emretti, öküzüne yüklediler. Yūnus, vedâ edip yola koyuldu. Köyün aşağı ucunda olan hamamın öte başındaki yokuşu çıkınca aklı başına geldi. Şöyle düşündü: "Vilayet erine vardım, bana nasib sundular alıcımın her çekirdeği başına on nefes verdiler, kail olmadım. Ne olmayacak iş ettim, gâfil oldum. İmdi bu buğday bir niçe gün içinde tükenir, nefes ise ölünceye dek tükenmez. Ola ki, himmet ettikleri nasibi vereler." Yunus dönüp tekkeye geldi. Buğdayı öküzün arkasından indirdi. Halifeleri bu hali görüp Yunus'a "Niçin geri geldin?" diye sordular. Yūnus, "Bana buğday gerekmez, o himmet olunan nasibi versinler." dedi. Yunus'un ahvali Hacı Bektaş'a arz edildi. Hacı Bektaş buyurdu ki: "O şimden sonra olmaz. Biz o kilidin anahtarım Tapduk Emre'ye verdik, varsın nasibini ondan alsın. Yunus'a bunu buyurdular. Bu söz üzerine Yûnus yola koyuldu. Tapduk Emre'ye geldi. Hacı Bektaş'ın selamını söyledi, vaki olan hâli anlattı. Tapduk Emre "Safâ geldin, hálin bize ma'lum olmuştu: hizmet et, emek yetir, nasibini al." dedi. Yunus dedi ki: "Ne hizmet var ise yapalım!" Tapduk'un tekkesinin ardında dağ vardı. Tapduk, Yūnus'u dağdan odun getirme hizmetine koştu. Yūnus her gün dağdan odun getirir oldu. Odunu sırtına vurup getirirdi. Amma, yaşı nu ve eğrisini kesmezdi. "Erenler meydanına eğri yakışmaz." derdi. Tam kırk yıl bu hizmeti gördü. Günlerden bir gün Anadolu (Rum) erenleri Tapduk Emre'nin tekkesine geldiler. Büyük cemâat oldu. Meclis kuruldu. O mecliste Yûnus-ı Gûyende derler bir kimse vardı. Yūnus da orada idi. Tapduk Emre cezbelenip hâllenince Güyende'ye. "Yunus, söyle!" dedi. Gûyende işitmedi. Tekrar "Yunus şevkımız var, sohbet eyle, işitelim!" dedi. Yûnus-ı Gûyende yine işitmedi. Üçüncüsünde de Gûyende'den haber çıkmayınca, bu sefer ikinci (Bizim) Yûnus'a dönüp: "Yunus, vakit oldu, o hazînenin kilidini açtık, nasibini alıverdin, sen söyle! Bu mecliste sohbet eyle. Hünkâr varlığının nefesi yerine geldi!" dedi. Yûnus'un gönlü açıldı, gözlerinden perde kalktı, şevk denizine düştü. Ağzını açıp inci ve cevahir saçtı. İlâhî hakikatlerin sırlarından, inceliklerinden öyle sohbet eyledi ki, işitenler hayran kaldılar. Sonra o ne söylediyse hepsini kaleme aldılar ulu bir divan oldu. Hala, mezarı Sivrihisar civârında doğduğu yere yakındır.
·
160 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.