Gönderi

"Neden daha çok gülmüyorsun?" diye sordu alnı neredeyse alnıma yaslanacakken. Karanlıkta bile gözlerinin ne kadar yoğun altında olduğunu görebiliyordum. Gülmeyi bıraktım. Düz bir çizgi hâline geldi dudaklarım. Kunt'un kaşları çatıldı. "Gülmek günah gibi geliyor." diye cevapladım onu, acısını yüreğimde hissettiğim bir dürüstlükle. Ağzımdan kaçıp kurtulan şu dört kelime, olduğumdan daha çıplak ve pozisyonumdan daha savunmasız hissettirmişti. "Nasıl?" diye sordu fısıldar gibi. "Seni ilk kez gülerken gördüğümde dünyayı sevesim gelmişti. Kötülükleri affedesim, çaresizliklere umut besleyesim gelmişti..."
·
24 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.