Gönderi

"Bir gün sabahın erken saatlerinde metroya doğru yol alırken karşıma çıkan tüm insanların yüzlerine baktım. Özellikle çiftlerin, sevgililerin, eşlerin, sarmaş dolaş olanların. Onları hissetmeye, anlamaya çalıştım, sorgulamak istedim. Yüzlerinde sıkılmışlık hissi ve yaşama endişesi vardı çoğunun... Birbirlerinden sıkılan, birbirlerini dinlemeyen, bitse de gitsek havasında olan insanlardı bunlar. İçlerinde duygu adına, sevgi adına bir şey kalmamıştı sanki. Hazin bir sonbaharın yapraklarını üstlerinden döküyorlardı. Erozyona uğrayan ikili ilişkileri İstanbul’da görmek her adımbaşı mümkündü. Nerdeyse haftanın tamamını beraber geçiren, utanmasalar aynı WC’ye bile girecek, her şeye doymuş, her şeyi bir günde yaşamış insanlar burada çoktu. Haliyle ayrılıklar da çoktu, yani burada aşklar her zaman çok fast food. Burası İstanbul’du, burada ayrılıklar kolaydı, aşklar kolaydı. Eskisi gibi cezaevlerinden, demir parmaklıklardan sevmek, dokunmak yoktu. Gurbetten, uzaktan, özleyerek sevmek yoktu. Görüşmeden sevmek yoktu, burada görüşerek ayrılmak vardı. İnsan anlıyordu eskiden sevenleri, sevginin derinliğini..."
·
16 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.