Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

‘Filhakika şarklılar kedileri, garplılar da köpekleri bunun için severler; şarklı tembel, garplı da çalışkandır. Fakat gel seninle bu muammayı birlikte halledelim. Acaba her oturan adam tembel, her koşan adam çalışkan mıdır? Kimi adam vardır ki sabahtan akşama kadar oturur ve düşünür. Onun bir hazine-i efkârı vardır, yani fikir cihetinden zengindir; kimi adam da vardır ki sabahtan akşama kadar ayaküstü çalışır, meselâ bir rençber, fakat yaptığı iş dört tuğlayı üstüste koymaktan ibarettir. Evvelki insan tenbel görünür velâkin çalışkandır, diğer insan çalışkan görünür velâkin yaptığı iş sudandır. Zira birisi maneviyat ile, zihin gayretiyle yapılan iştir; öbürü mevcut ile, bedenle yapılan iştir. Maneviyat daima daha âlidir, vücut sefildir. Yapılan işlerin farkı da bundandır. Zevahire niçin aldanıyorsun? Sadece gece gündüz, dazıra dazır koşmak mı çalışmaktır?’ Neriman: Fakat biz oturduk da ne yaptık sanki? Faiz Bey: Pek çok şey. Neriman: Hiçbir şey yapmadık. Hep uyku… lâpacılık… Faiz Bey: Bak! Şu arkanda, konsolun üstünde duran saati Harun Reşit zamanında bir şarklı icat etmiştir; şu elimdeki kitabı bir şarklı yazmıştır. Neriman: Yazmış da ne olmuş? Sizden başka onu kim okuyor? Faiz Bey: Senden başka bu kitabı pek çok insan okuyor. Neriman: Aman… Hep tembeller, hayalperestler… Faiz Bey: Hayır… Frenkler de okuyor. Bu gibi eserlerin garpta bir tanesinin yüzlerce türlü basılmış tercümeleri vardır. Avam da okur, havas da okur velâkin sen okumazsın, mazursun da. Mekteplerinizde böyle şey kalmadı. Bir İngiliz kızına Sadi’yi sorsan bilir, sen Şarklı olduğun halde bilmezsin. Kabahat sende mi, Sadi’de mi?
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.