İnsan unutmuyordu duyduğu, yaşadığı hiçbir şeyi, istese bile hafızası bırakmıyordu peşini.
Tarih yaşandıkça yazılmıyor, yazıldıktan sonra yaşanıyordu. Hayatlarımız, devletin tayin ettiği hikâyelerdi
İnsan öyle bir karanlıktır ki, ona ulaşmak neredeyse imkânsızdır. Daha az incinmek için en iyisi yalnızlıktır.
Dünyaya tanıklık etmek gibi bir misyonumuzun olması, bizi uyumsuz ve mutsuz kılan işte bu gerçekti. Bunu iliklerime kadar hissediyordum.
İnsanın boşluğunu kapatacak bir cümleye ihtiyacım var şimdi. İnsanın boşluğunu ne doldurur?
Zaman, hiçbir yarayı iyileştirmiyor, hiçbir suçu temizlemiyor ve hiçbir gerçeği değiştiremiyor, derdi babaannem.
Bitmeyen bir döngü vardı. Nasıl başlarsa başlasın insanların sonları hep aynıydı. Ölüm kokuyordu her yer. Herkesin üzerine sinmişti bu koku.