Gönderi

İbn Rüşd, dın ve felsefe arasında ilişkiyi araştırmaya başlarken, öncelikle felsefenin din bakımından durumunu belirlemek ister. Ona göre felsefe, var olanlara bakıp (değerlendirmek) ve (var olanların) Sâni'e (Tanrı'ya) delâletini" araştırmak olduğuna göre, İslam dini bakımından felsefe yapmak, vâcip veya mendûptur." Bu hususu, ayetlerin ışığında değerlendiren düşünür, "Şerîatın, var olanlara akıl ile bakmayı ve değerlendirmeyi (felsefe) vâcib kıldığını" ifade eder. Bundan sonra, Kur'ân'da yer alan: "Eybasîret sahipleri, ibret alın." (Haşr,3) ayetindeki (i'tibâr): “Göklerin ve yerin melekûtuna ve Allah'ın yarattığı şeylere bakmazlar mı?" (A'raf, 184) ayetindeki (nazar=bakma) ve "Onlar, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler." (Âl-i İmrân, 191) ayetindeki "düşünme" kelimelerinin, Arapçada ifade ettikleri anlamlardan hareketle, "bakıp değerlendirmenin (i'tibâr), bilinenden bilinmeyenin elde edilmesi olduğunu belirtmekte ve bunun da bir nevi kıyas olduğu neticesine varmaktadır.
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.