Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

7.cilt
1593.Iyâz İbni Hımâr radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ bana: Birbirinize karşı öylesine alçak gönüllü olun ki, hiç bir kişi diğerine karşı haddi aşıp zulmetmesin. Yine hiç bir kimse, bir başkasına karşı böbürlenip üstünlük taslamasın diye vahyetti." Müslim, Cennet 64. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 40; İbni Mâce, Zühd 16. 1594.Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bir kimse (kendini üstün görüp diğerlerini küçümseyerek) insanlar helâk oldu derse, kendisi onların en önce helâk olanı olur." Müslim, Birr 139. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 77. Açıklamalar 603 numara ile "Tevazu ve Mü'minlere Kol Kanat Germe " konusunda da geçmiş olan birinci hadiste Peygamber Efendimiz, Allah Teâlâ'nın kendisine ve biz ümmetine alçakgönüllü davranmayı emrettiğini bildirmektedir. Öylesine bir tevazu ve alçak gönüllülük ki, hiç kimse kendisinde bulunan ilim, mevki ve mal gibi herhangi bir üstünlük sebebi dolayısıyla bunlardan mahrum olanlara karşı üstünlük iddia ederek maddî-mânevî haksızlık yapmaya asla kalkışmayacaktır. Okur-yazar olmayanları neredeyse insan saymamak, onların oylarıyla okumuşların oyları arasında fark olması gerektiğini ileri sürmek gibi bu çağda bile bazı kendini bilmez, halktan kopuk kişilerde görülen üstünlük ve farklılık iddia ve haksızlığı hadisteki bu ikazın ne kadar isabetli, zamanlar üstü ve güncel olduğunu göstermektedir. Belli bazı nimetlere sahip olmak, başkalarına karşı haksızlık gerekçesi yapılmamalıdır. Her nimet şükrü gerektirir. Nimete şükür ise, aslâ o nimetten mahrum gözükenleri küçümsemek ve onlara zulmetmek hakkını kimseye vermez. İnsanın sahip olduğu nimet ölçüsünde alçakgönüllülüğü artmalıdır. Bu da pek tabiî olarak sorumluluk duygusuyla ilgili bir konudur. Hadîs-i şerîf, hiç kimsenin bir başkasına karşı üstünlük taslamamasını, övünme ve iftihara kalkışmamasını da ayrıca tenbih etmektedir. Övünme duygusu ve başkalarından farklı olduğunu gösterme arzusu yani alçakgönüllü olamama hastalığı, aslında kibirden kaynaklanır. Zâten tevazu, kibrin tam zıddıdır.  Kibir ve gurur insanoğluna hele bir müslümana aslâ yakışmaz. Çünkü o, İblis'in huyudur. Bu sebeple de yasaklanmıştır. İkinci hadis,  kendini beğenme, övünme, başkalarını küçük görüp onlara karşı üstünlük iddiasında bulunma yanlışının zaman zaman bu hastalığa tutulmuş kişileri, toplumu toptan karalamaya da sevkettiğine işaret buyurmaktadır. Kendini tertemiz, sapasağlam kabul edip "İnsanlar bozuldu, helâk oldu" gibi yüksekten atıp ahkâm kesmeye kalkanlara hemen her kesimde rastlamak mümkündür. Özellikle bunu, kendi ibadetlerine güvenerek yapanlar, daha büyük bir yanılgı ve helâk içindedirler. Bir kimse insanlara ve müslümanlara neyi lâyık görürse, onunla önce kendisi karşılaşır. İnsanların bozulup helâk olduğu iddiası da önce o iddianın sahibini vurur. İnsanların helâke en yakın olanı bu tür konuşmayı sevenlerdir. Bu ve benzeri sözler ve yakınmalar, kendini üstün görme duygusundan ileri gelmiyor da sadece bir üzüntü ve kuşku ifadesi olarak ileri sürülüyorsa, dînî bir amaçla, ‘keşke daha iyi olabilsek’ anlamında söyleniyorsa bunun bir sakıncası yoktur. Böyle bir niyet dışında milletin helâkine hükmetmek, kendini beğenmişliğin bir ifadesi olacağı için, bu sözün sahibinin helâki o noktadan itibaren başlamış demektir. İnsanların ayıp ve kusurlarını olduğundan da büyük göstererek onların âkıbetleri hakkında kesin hüküm vermeye kalkışmak, elinde hiçbir delil yokken  kendisini kurtulmuş saymak demektir. Kendi kusuruyla meşgul olmayı unutanların helâki herhalde herkesten önce gerçekleşir.
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.