Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Spinoza tarafından çok açık bir şekilde tanımlanmıştır. Spinoza, tavırlar arasında, etken ve edilgen tavırlar olarak «eylemler>> ve «tutkular» biçiminde ayırım yapar. Etken tavır uy- gulamasında, kişi özgürdür. Kendi eyleminin efendisi- dir. Edilgen tavır uygulamasında ise kişi kullanılmak- tadır, kendisinin bile fark edemediği bir dürtünün nes- nesi durumundadır. Böylece Spinoza erdemle gücün bir ve aynı olduğu yargısına varmıştır. (2) Haset, kıs- kançlık, hırs, her çeşit açlık, bunların tümü tutkudur. Sevme ise zorlama olmadan sadece özgür olunduğun- da yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylem- dir. Sevmek bir eylemdir edilgen bir duygu değil. Bir şeyin içinde olmaktır bir şeye «kapılmak» değil. En genel biçimiyle sevmenin etken yapısı, sevmenin al- mak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımla- nabilir. Vermek nedir? Çok kolay gibi görünüyorsa da bu sorunun yanıtı gerçekte karışıklıklarla belirsizliklerle doludur. Bu konuda en yaygın yanlış anlama, verme- nin bir şeyden «vazgeçme», bir şeyden yoksun kalma, bir başkasının uğruna kurban olma gibi anlaşılmasıdır. Kişiliği gelişmemiş, yönelimleri hep banacı, sömürücü ya da istifciliğin ötesine geçmemiş bir kişi sevme edi- nimini böyle anlar. Bezirgân kişilikli biri, karşılığında bir şey alarak vermeye hazırdır, ona göre bir şey al- madan vermek kandırılmaktır. Ama yönelimi üretici olmayan kişi verme sonucu yoksullaşma duygusuna kapılır. Böylece bu tür birçok kişi vermeyi red eder. Bazıları da vermeyi bir özveri duygusu olarak ele alıp erdem, sayarlar. Kişi vermelidir, çünkü vermek acı çekmektir, onlara göre vermenin erdemi, bir şey uğ- runa özveriyi kabullenmekte yatmaktadır. Onlar için vermenin almaktan daha iyi olduğu duygusu, yoksun olma acısının, alma sevincinden daha iyi olduğu anla- mına gelmektedir. Üretici bir kişilik için vermek, tümden farklı bir anlam taşımaktadır. Vermek, taşınılan gücün en üst düzeyde anlatımıdır. Verme edimi sırasında gücümü, zenginliğimi, kudretimi hissederim. Bu üst düzeyde yaşanılan canlılık ve taşınılan güç beni sevinçle dol- durmaktadır. Kendi kabıma sığmadığımı, har vurup harman savurduğumu, yaşadığımı hissediyor, bu yüz- den de sevinçten uçuyorum. Vermek almaktan çok daha coşku vericidir. Bu, beni yoksullaştırdığı için böyle değildir, verme eyleminde canlılığımın gücü yat- tığı için bu, böyledir.
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.