Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
Ve bitti... Rum’u, Kürdü, Alevi’si, Türk’ü, Yörük’ü, Çerkez’iyle… süren kardeşliğin, birlikte yaşamı yeniden inşa etmenin hikayesi, kitapları geçti dimağımdan. Ada serisi Yaşar Kemal’in ölümünden önce kaleme aldığı son kitap dizisiydi. Eşi Tilda Kemal’e ithaf ettiği bir seri. Son kitabında biraz Yaşar Kemal’den söz etmek istiyorum ve tabii eşinden. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var düsturu ile. Melek Hanım ve Musa Kazım Ağafendi’nin aşkı, Girit toprağının özlemiyle yaşarken ölen Ağaefendi yeniden doğuruyor ya, Poyraz sanrılarını Zehra’ya sarılırken atlatıyor ya, Nesibe gölgede kalmış kız olmayı Ali Hüseyin’in aşkı ve yakışıklılığı ile tamamlıyor ya, Nişancı Sultan uğruna denizden uzak ceviz ağacı gölgelerinde yaşayabiliyor ya, Kerim ve Peri birbirlerinde buldukları mutluluğu yaşamak ile hayat buluyor ya, Şehmus ve Şerife Hatun birbirlerine destek oluyor ya, ... aşk böyle efsunlu bir şey. Yarımı tam etmek gibi bir şey. İşte yazarımızın 50 yıllık hayatını tamamlayan da Tilda. Edebiyat çınarı Yaşar Kemal; 26 roman, 11 deneme, 9 röportaj, 2 öykü, 1 şiir bırakan Yaşar Kemal, sadece Türk değil, dünya edebiyatına da adını yazdıran bir isim oldu. Dünya edebiyatında onu sahneye eşi çıkardı. Tilda ile Yaşar Kemal’in yolu Çukurova’da kesişti. 1952 yılında evlenen ikili tam 50 yıl evli kaldı. Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Fransızca ve İspanyolca’ya anadili gibi hakim olan Tilda, Yaşar Kemal’in on yedi eserini yabancı dillere çevirdi. Dünyanın, Türkiye’nin edebiyat ustasını tanıması onun sayesinde oldu. Cengiz Çandar, 2001 yılında kaleme aldığı yazısında Tilda’yı şu şekilde tasvir etmişti: “Dünya, Türkiye’nin usta dil kuyumcusunun, bu halkın asırlardan gelen gür bilgelik ırmağının uğultusunu Tilda sayesinde öğrendi. Yaşar Kemal, bu efsunlu efsaneler toprağının içinden akan pınar idiyse de, Tilda ile çağladı.” Yaşar Kemal eşi için “Tilda benim arkadaşım, dostum. Kardeşim, kardeşten de öte bir şeyim. Edebiyat konuşurduk, siyaset, felsefe… Biz 50 yılı böyle geçirdik, konuşarak...” derdi. Konuşa bilmek... çocukları olmayan bu çiftin konuşmak ve paylaşmak, üretmek çocukları oluyor. Serinin bu son sahnesi tüm olayların çözüldüğü kısmı ele alıyor. Diğer üç kitaptan hacimsel olarak daha az, içerik daha hızlı ilerliyor. Tıpki insanın yaşamı gibi. Garipsemedim bu durumu. O kadar olağan buldum ki. Bazen bir acı çekeriz ve o acı çektiğimiz an bize yıllar gibi gelir ama üzerine bir mutluluk bir aydınlık gelir ki o anı da yakalayamayız hemen yaşanır ve gider. Mutlu anların içinde biz çok kalamıyoruz ki... mutluluğun edebiyatı var mıdır ki? Tolstoy’un ailelerle ilgili sözü gibi geliyor bana. “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” Acının tasviri bitmiyor. Anadolu’nun bağrından kopan insanların ağzından sayfalar bulan hikayeler dinlendik ve nefes alırkende doğa tasvirlerini dinledikte dinledik. Şimdi adanın bir başka kahramanı Hiristo için geniş bir alan bulduk ve bir yokluk hissetttik ana karakterleri biraz geride bırakılmış hissi. Oysa hayat böyle değil midir? Bazen merkezde bazen seyirci değil miyiz? Poyraz herkesin sahnesinde vardı, düzenleri kurdu. Şimdi düzeni kurulanlar eskisi gibi kendi benliklerini ve gücünü bulmalıydı. Onlar kendi yaşamlarının direksiyonuna geçmeliydi. Öyle oldu. Bütün güzel şeyler birden bire oluyor. Son 29 sayfada her şey bir anda oluyor. Film şeridi gibi akıyor. Üst üste sonuçlanıyor, bağlanıyor olaylar. Yaşar Kemal’in detaylı ve efsaneleştiren anlatımı yerine olabildiğine sade bir anlatımla okuyoruz. Poyraz ve Zehra aşkı yerini Melek Hanım ve Ağaefendi’nin aşkına bırakıyor. Aslında fark ediyorum ki Poyraz’ın herkesin hayatında olması aşkını da büyütmüş gözümüzde. Monolog olan sahneleri biz doldurmuşuz gibi. Beklentileri biz büyütmüşüz. Okurun yaratım gücü mü alışkanlık olmuş esas koz esas oğlan hikayesi beklentisi midir Bedir bilmiyorum ama yaratıyoruz. İki oğlunun yolunu gözleyen ve kimi zaman öldüklerine kimi zamansa o öldükten sonra adaya geleceklerine inanan Lena’nın hikayesini, Poyraz Musa’nın düşmanı Arap şeyhiyle ilgili haberi, Şerife hatunun kökboya halı ve kilimlerinin ve adadaki değirmenlerin akibetini, Kavlak Remzi’nin akıbetini, Melek Hanım ve Ağaefendi’nin aşkını, İsmail’in sonunu, Vasili’yi... her şeyi çözerek bitiriyor yazar. Kimine göre acele etmiş, bitirmeye gayret etmiş. Kimine göre sanki başkası yazmış. Bana göre duygu durumlarımıza göre şerbet vermiş. Hangi durgudan besleniyoruz? Hangi duyguları dinlemeye ve o duygularda kalmaya meyilliyiz? Çok keyifli bir seriydi. İyi ki seri halinde okumuşum. Sonundan da başlasam ben önünü merak ederdim, eminim. Olaylar nasıl gelişmiş konusu bana olayları bilmekten daha önemli geliyor. İyi ki bu dünyadan geçmişsin Yaşar Kemal, koca çınar. İyi ki... Rahmetle. Keyifli okumalar!
Çıplak Deniz Çıplak Ada
Çıplak Deniz Çıplak AdaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20182,493 okunma
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.