Yabancılığın yeri ve zamanı vardır. Burada ve şimdide başlar, uzak ya da sabit bir ide değildir. Çeviriler, hususi ve yabancı dil arasındaki yarık kapanmaksızın, bir dilden başka bir dile geçerek yabancılıktan pay alırlar. Mesela Walter Benjamin iyi bir çeviriden "şeffaf ve saydam" olmasını ve de orijinali örterek gizlememesini talep eder. Beri yandan Heidegger, çevirmeyi [Übersetzen], karşı kıyıya geçirme veya öte yakaya nakletme [Übersetzen) olarak anlar. Bu noktada çeviriler, ki farklı dil ve kültür dünyaları arasında gezinirler, Hususi'nin her milliyetçi, geleneksel dinsel veya kültür-emperyalist kültüne karşı deva ve ilaçtırlar.