Yarım kalmış teorik çalışmam ile ilgili dosya (ben bir göstergebilimciyim. Bunun ne anlama geldiğini sormayın çünkü göstergebilimin anlamı üzerine okuduğum kitapların hiçbirisini anlamamış durumdayım. Yapmakta olduğum çalışma o kadar tuhaf bir konu ile ilgili ki ona ancak "göstergebilim yapıyorum" diyerek saygınlık kazandırabileceğimi düşünüyorum. Bilmem haberiniz var mı ama insanlar büyük tuvaletlerini yaptıktan sonra altlarını kağıtla silerler. Kendimden ve konuştuğum bir çok kişiden biliyorum ki alt silindikten sonra da her insan kağıdı açar ve sildiği maddeye bakar. Şimdi bunun mutlaka derin bir anlamı olması gerekiyor. Bunu bulmak için · yola çıktım.
Yaptığım iş manasız değil. Çünkü Umberto Eco da böyle manasız şeylerle uğraşıyor ve herkes ona "deha" diyor.
Yabancı olanın hâlinden anlamak tehlikelidir çünkü yabancıya dönüşme ihtimalini içinde taşır. Kişinin ırkı vasıtasıyla elde ettiği statüyü kaybetmesi demek kabul görmüş ve değer atfedilmiş farklılığını kaybetmesi demektir.
Felsefi logos -iyi bildiğimiz üzere- Platon tarafından trajik kaynaklardan kesin bir kopuş ile tesis edilmiştir. Bu kopuş Platon'un gençliğinde yazdığı kendi trajedilerinin imhası ile sembolize edilmektedir. Bu anlamda felsefe anti-trajedi olmak zorundandır ve felsefenin antropolojisi de anti-trajik bir antropoloji olmalıdır. Trajediye karşı bağışıklık kazanma yolunda şair belasına bir son verebilmek adına onları şehirden çıkarmak insanı "kutsallaştırma ' ' idealini yürütmektedir. Bu şekilde insanın ruhunu tutkulara, irrasyonel arzulara karşı koyan sadece güçlü bir yer değil, aynı zamanda tukhenin aşırılıklarına da boyun eğmeyen zaptedilemez bir "akropolis" ilan etmektedir.
manyak bir dans bu
mankafa
rica ediyorum
dışavurumcu bir vals bu
mankafa
şeytanın pirinç dökümhanesi
malkafa
gülmek istiyorsun otomatik hareket
kaltakkafa
topkafa
manşette domuzkafa
kralkafa öküzkafa
kafalarımızın üzerindeki savaş ne savaş kimi kandırıyorlar mücadelem devam ediyor retinalarına kazınmış dehşetleri gördüm sırf hayatta kalmaya çalışarak gözlerinin ardında binlerce kez ölenlerin
denizin dibi tüm hatıraları gösterir kederin dibi düşler süzülerek dolanır orada
yeşil süvari birlikleri yosundan uzun dizginleri derindir
kayaların arasında esen rüzgârın nefesi ve işkence tarihi uzun ne uzun
mücadelem devam ediyor
kuşlar ay çekirdeklerini gagalamayı bıraktığında
anı bırakmazlar geriye
kuşlar başka bahar işleri aramaya koyulur bencilce arpalık iş ümidiyle sevimli hayret sürüleri hâlinde