O an bazıları, kendilerinden ziyade başkalarını düşünerek öldü, tıpkı on beş yaşındaki güzeller güzeli Sara'nın, kızıyla aynı anda öldürülmek için yalvaran annesi gibi. Böyle bir anın sonunda bile bir düşünce ve umursama vardı: kızının vurulduğunu görürse tecavüze uğradığını görmeyeceği düşüncesi. Çıplak halde bir anne, hayatının son birkaç saniyesini, bebeğini emzirerek geçiriyordu. Bebek, canlı olarak hendeğe atıldığında, o da arkasından atladı ve o şekilde öldü. O hendekte, bir hiç uğruna ölen 33,761 kişinin cesedi yatıyordu. Daha sonra bu cesetler, mezardan çıkarıldılar ve odun yığınları üzerinde yakıldılar. Yanmayan kemikleri ise ufalanarak kumla karıştııldı. Artık birer sayıdan ibarettiler.