Gönderi

Nefret ediyordum doğadan! Her şeyin her şeyi yemesinden! Bütün döngünün, her şeyin her şeyi yiyerek sürüp gitmesinden nefret ediyordum. Başka türlü olamaz mıydı? Başka bir seçenek yok muydu? Bu muydu, o muhteşem ve mükemmel doğa, dedikleri? Bu doğayı yaratan her neyse ya da kimse, nasıl bir sadistti ki "Öyle bir düzen kuracağım ki sırf yaşamak için herkes birbirini gebertecek!" diyebilmişti. Birbirini yiyen o hayvanlar, her şeyi yiyen o insanlar, bütün cesetleri yiyen o böcekler, o böcekleri yiyen başka böcekler..."Hepsinin de amına koyayım!" diye bağırıyordum. "Bu doğayı hayal edenin de, bütün bu et yiyip kan içme sahnelerine mucize diyip, hepsi için şükredenlerin de ta amına koyayım!" O kadar sinirlenmiştim ki yanımda kağıt kalem olsa derhal bir dilekçe yazardım. Madem, bütün o dinler yazıya dökülüp kitap olmuştu, demek ki kullanılması gereken iletişim tekniği buydu. Ben de bir şikayet mektubu yazıp atacaktım havaya, ya da Allah ya da Tanrı ya da şu ya da bu, her neredeyse oraya! Madem Kuran, "Oku!" diye başlıyordu, ben de mektubun başına "Sen de bunu oku!" diye yazacaktım!
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.