Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
İkinci Dünya Savaşını, özellikle de Stalingrad muharebelerini yakından izleyip, devamında Sovyet ordusunun Berlin'e olan yolculuğunda da hep savaşı, en yakından takip eden bir gazeteci olan Vasili Grossman'ın baş eseri. Dünya tarihinde belkide mahkumiyetine karar verilen tek eser olma özelliğini taşıyan muhteşem bir kitap. Kitabın yazımı tamamlandıktan sonra,1960 yılında basılmak istense de, KGB tarafından aslı ve diğer kopyaları imha edilmiş. Fakat yazarın,sadece kendisinin bildiği iki arkadaşına birbirinden habersiz olarak saklamak için verdiği iki adet kopya ancak 1980 yılında yurt dışına çıkarılabilmiş ve ilk olarak İsviçre de basılması sağlanmıştır. Yani bu muhteşem kitap yazıldıktan ancak 20 yıl sonra, başka bir deyişle de, yazarının 1964 yılında sefalet ve baskı altında ölümünden tam 16 yıl sonra okuyucuya ulaşabilmiştir. Kitabın konusu,yazarın gazeteci kimliğiyle yaşadığı,takip ettiği, başta Stalingrad muharebeleri olmak üzere, o dönemde yaşanan tüm olayların bir ailenin fertleri ve etrafındaki insanlar baz alınarak kurgulanıp anlatılmasıdır. Ağırlıklı olarak Stalingrad'daki Rus cephesi ve Rusya'nın savaştan uzakta bulunan kısımlarındaki acımasız yaşam koşulları ön plana çıkarılmakla beraber Stalingrad'daki Alman cephesinde,Almanya toplama kamplarında,yine Almanya'daki tutsak kamplarında, Stalin döneminin Rus hapishanelerinde,Sibirya kamplarında yaşanan olaylar da Sapoşnikov ailesi ve etrafındakilerle özdeşleştirilerek bir roman havasında okuyucuya sunulmaktadır. Yazar gerçek hayatında, annesini, eşinin istememesi sonucunda Ukrayna'dan Moskova'ya getirememiş. İşgale uğrayan Ukrayna topraklarında kalan annesi Almanlar tarafından katledilmiştir. Grossman ömrünün sonuna kadar bu sebeple büyük acı çekmiş, bu durumu kitabının bir çok sayfasına yansıtarak dile getirmiş, zaten Yaşam ve Yazgı'yıda annesine adamıştır. Vasili Grosmsman, o dönemde yaşanılan bütün bu olayları bize anlatırken, Hitler'inde, Stalin'inde aslında birbirlerinden çok büyük farklarının olmadığını, her ikisinin de insana düşman olduğunu bize göstermek istiyor. Başka bir deyişle adı ister Faşizm, ister komünizm, isterse bilmemneizm olsun, her zaman demokrasinin ve hukukun olmadığı, diktatörlükte denilen tek adam rejimlerinde insanın yok edildiğini , başka yaratıkların ortaya çıktığını ve çıkacağını, hep acı çekileceğini vurguluyor. Kitapta o kadar fazla dramlar anlatılıyorki hepsinin de yaşanmış olduğu duygusu insanı gerçekten çok üzüyor. Hele birinci kitabın 207 - 213 sayfaları arasında anlatılan, bir annenin savaşta ölen oğlunun mezarı başındaki ruh halini yansıtan bölüm beni çok etkileyen kısımlardan biri oldu. Müthiş bir gerçeklikle yansıtılan bu kısmı okurken, her gün haber kanallarından işitiğimiz şehitlerimizin annelerinin halini düşünerek inanın bana darmadağın oldum. Onlar da çocuklarının mezarına gittiklerinde aynı duyguyu defalarca yaşıyorlar diye düşündüm hep. Kitap hakkında anlatacak o kadar fazla şey var ama burada ancak bir yere kadar anlatabiliyorsunuz. Daha fazlası için mutlak kitabı okumak gerekiyor. Kitabın 1200 sayfa olması hiç kimsenin gözünü korkutmasın.İnanın bana elinize aldığınızda bırakamıyorsunuz. Ben, Dünya Edebiyat Tarihinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul ettiğim bu başyapıtın, mutlaka herkes tarafından okunmasının gerektiği düşüncesini taşıyorum ve okunmasını da şiddetle tavsiye ediyorum.
Yaşam ve Yazgı
Yaşam ve YazgıVasili Grossman · Can Yayınları · 2015223 okunma
··
1.000 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.