Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şahıs Kadrosu-Tarihî ve Kurmaca Kişilikler Hayat tek bir kişinin etrafında mı döner? Veya iki üç kişinin? Küçük bir köy toplumunda, küçük bir obada bile onlarca, yüzlerce insan vardır. Realist olduğu ifade edilen pek çok roman birkaç kahramanın etrafında şekillenir. Oysa hayat böyle değildir. İşte Atsız'ın romanındaki en önemli yeniliklerden biri de eserinin çok kahramanlı olmasıdır. Bu elbette hayata daha uygundur, daha reeldir. "Romanın Hikâyesi"nde ne diyordu Atsız: “Bir roman ki içinde yalnız bir tek kahraman bulunmıyacak. İçindeki her şahıs, tıpkı hayatta olduğu gibi başlıbaşına bir kahraman olacak." (s. 6). Böyle de yapmıştır Atsız. Birbirinin ardı sıra sökün eden kahramanlar, bir tiyatro eserinde arka arkaya sahneye çıkan kahramanlar gibidir. Atsız 621-639 yıllarının kahramanlarını arka arkaya sahneye çıkarmıştır. Kahramanlardan bir kısmı gerçekten tarihte yaşamış şahsiyetlerdir; bir kısmı da Atsız'ın yarattığı şahsiyetler. Fakat tarihî şahsiyetlerin adları nasıl olacaktır? Bunlar hep Çin kaynaklarında geçmektedir ve Türkçe isimler Çin kaynaklarında tanınmaz hâle getirilmiş, Çinlilerin o günkü telaffuzlarına uydurulmuştur. Bunların Türkçelerinin ne olduğu çok defa bilinmemekte, birkaçı üzerinde bazı tarihçiler ve Sinologlar tarafından bazı tahminler yapılmaktadır. Atsız da Çinceleşmiş Türk isimlerinin Türkçelerinin ne olacağını düşünmüş ve eserinde onları kullanmıştır. Çin tarihlerinde Çu-lo olarak geçen kağanın adını Atsız Çuluk olarak tahmin etmiş ve romanda böyle kullanmıştır. Çin kaynaklarında adı, önceleri Hiele / Kiele, daha sonra Hsieh-li okunan kağanın Türkçe adını Atsız Kara (Kağan) olarak düşünmüştür. Atsız'ın, bu kağanın adının Türkçesinin nasıl olacağı konusunda uzun süre kararsız kaldığı anlaşılıyor. 1933'te Sabahattin Ali'ye Kiyeze'yi tavsiye etmiş (Ali 2015: 224); Sabahattin Ali'nin mektuplarını yayımlayanlar Kiyele'yi yanlışlıkla Kiyeze okumuş olmalıdırlar. Gök Türklerle ilgili bir araştırmasında Zeki Velidi Togan da Kie-li Kağan biçimini kullanır (Orhun, 01 Aralık 1943, sayı: 12, s. 10). Atsız'ın başlangıçta Togan'a uyduğunu tahmin ediyorum. Nitekim romandaki Tüng Yabgu biçimi de Togan'ın bu yazısında aynı şekildedir (s. 10). 20 Şubat 1934'te Orhun'un 4. sayısında Kiyeli adını kullanmıştır (s. 80). 1937'de, romanın Ateş dergisindeki tefrikasında ise Küli'yi tercih etmiştir. Roman 1946'da kitap olarak basılınca kullandığı Kara Kağan adında Atsız karar kılmış görünüyor. Çünkü 1974'te, Türk Ansiklopedisi'nin 21. cildindeki maddenin adı da “Kara Kağan"dır. Bu ad bugün İl (Kağan) veya İlig (Kağan) olarak kabul edilmektedir. Batı Kök Türk kağanını tarihçiler genellikle Ton Yabgu (Gömeç'te ve benim eserimde Toŋa Yabgu) olarak anarlar; aynı isim Atsız'da Tüŋ Yabgu biçimindedir. Çin kaynaklarında Tu-li olarak geçen kağanın yeğeni Atsız'da Tulu'dur. Tu-li'nin oğlunun Çin kaynaklarındaki adı Ho-luogu da Atsız'da Urku'dur. Eserin asıl kahramanı olan Cie-şı-şuay'ın Türkçesi Atsız tarafından Kür Şad olarak tasarlanmıştır. Romandaki bu kullanım bugün birçok tarihçi tarafından da kabul edilmiştir. Çinceleşmiş isimdeki şuay kısmı ise Atsız tarafından Şu olarak düşünülmüş ve romanda Kür Şad unvanini almadan önceki ad olarak kullanılmıştır. Türk Ansiklopedisi'ndeki "Kür Şad" maddesinde de Şoay'ın Türkçe muhtemel biçiminin Şu olacağını yazar (Sertkaya 2014: 159).si'nin 21. cildindeki maddenin adı da “Kara Kağan"dır. Bu ad bugün İl (Kağan) veya İlig (Kağan) olarak kabul edilmektedir. Batı Kök Türk kağanını tarihçiler genellikle Ton Yabgu (Gömeç'te ve benim eserimde Toŋa Yabgu) olarak anarlar; aynı isim Atsız'da Tüŋ Yabgu biçimindedir. Çin kaynaklarında Tu-li olarak geçen kağanın yeğeni Atsız'da Tulu'dur. 167 Tu-li'nin oğlunun Çin kaynaklarındaki adı Ho-luogu da Atsız'da Urku'dur. Eserin asıl kahramanı olan Cie-şı-şuay'ın Türkçesi Atsız tarafından Kür Şad olarak tasarlanmıştır. Romandaki bu kullanım bugün birçok tarihçi tarafından da kabul edilmiştir. Çinceleşmiş isimdeki şuay kısmı ise Atsız tarafından Şu olarak düşünülmüş ve romanda Kür Şad unvanini almadan önceki ad olarak kullanılmıştır. Türk Ansiklopedisi'ndeki "Kür Şad" maddesinde de Şoay'ın Türkçe muhtemel biçiminin Şu olacağını yazar (Sertkaya 2014: 159). Çinlilerin isimlerinde de ufak tefek farklılıklar vardır. İ-çeng Katun romanda İçing Katun, Çin prensi Şi-min, romanda Şe-min'dir. Ana çizgileriyle tarihî olay ve şahıslara dayanan roman elbette, sadece tarihte geçen olay ve şahıslarla sınırlı değildir. Zengin bir şahıs kadrosu ve bu şahısların içinde yer aldığı ilgi çekici olaylarla roman âdeta bir orkestrasyon gibi düzenlenmiş; tarihî şahsiyetlere de ruh konmuş; 621-639 tarihleri arasındaki Kök Türkler ve onların Çinlilerle münasebetleri dönemin havasını yansıtacak şekilde verilmiştir. Romanda, “eski anayurttaki Türk yaşayışından zengin levhalar ve kalabalık bir portreler galerisi" (Akün 1991: 90) vardır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay (Kür Şad), ihtilal sırasında ortaya çıkar; bu vesileyle 627-629'da Çin'e geldiğinden, muhafız alayı generali olduğundan, uzun süre terfi almadığından kısaca bahsedilir. Bir kaynakta da ağabeyi ile olan anlaşmazlıktan söz edilir. Atsız, romanı yazmasına da sebep olan bu kahramana bir geçmiş yaratır; 621'den itibaren onu pek çok olayın merkezine oturtur. Işbara da Çin kaynaklarında 630'da ortaya çıkar. İl (Kara) Kağan en son ona sığınmış, sonunda o da Çin'e teslim olmak zorunda kalmıştır. Çinlilerin isimlerinde de ufak tefek farklılıklar vardır. İ-çeng Katun romanda İçing Katun, Çin prensi Şi-min, romanda Şe-min'dir. Ana çizgileriyle tarihî olay ve şahıslara dayanan roman elbette, sadece tarihte geçen olay ve şahıslarla sınırlı değildir. Zengin bir şahıs kadrosu ve bu şahısların içinde yer aldığı ilgi çekici olaylarla roman âdeta bir orkestrasyon gibi düzenlenmiş; tarihî şahsiyetlere de ruh konmuş; 621-639 tarihleri arasındaki Kök Türkler ve onların Çinlilerle münasebetleri dönemin havasını yansıtacak şekilde verilmiştir. Romanda, “eski anayurttaki Türk yaşayışından zengin levhalar ve kalabalık bir portreler galerisi" (Akün 1991: 90) vardır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay (Kür Şad), ihtilal sırasında ortaya çıkar; bu vesileyle 627-629'da Çin'e geldiğinden, muhafız alayı generali olduğundan, uzun süre terfi almadığından kısaca bahsedilir. Bir kaynakta da ağabeyi ile olan anlaşmazlıktan söz edilir. Atsız, romanı yazmasına da sebep olan bu kahramana bir geçmiş yaratır; 621'den itibaren onu pek çok olayın merkezine oturtur. Işbara da Çin kaynaklarında 630'da ortaya çıkar. İl (Kara) Kağan en son ona sığınmış, sonunda o da Çin'e teslim olmak zorunda kalmıştır. Kara Kağan, Tulu, İçing Katun, Şe-min gibi tarihî şahsiyetlerin ruhi portrelerinde fazla derinliğe inilmez. Kara Kağan âcizliği ile, Tulu Han ihtirasıyla, İçing Katun ihtirası ve hilekârlığı ile, Şe-min kurnazlığı ile verilir; fakat derin çizgilerle değil, üstten ve yalın çizgilerle. Atsız'ın yarattığı Çinli kardeş Şen-king ise korkaklığı, ihtirası ve aşkıyla derinliğine işlenir. Kür Şad ile Işbara Alp tarihî şahsiyetler olmakla beraber onların geçmiş hayatları da Atsız tarafından kurgulandığı için ruhî portreleri derinliğine verilmiştir. Her ikisi de millet ve devletleri için hayatlarını feda edebilecek yiğit karakterlerdir. Tavizsiz, tok sözlü, katı ve disiplinli. Romanın renkli kişileri Yamtar, Sançar, Bögü Alp, Pars, Almila, Çalik, Gök Börü, Üç Oğul ve daha pek çok şahsiyet Atsız'ın yarattığı kahramanlardır. 168 639'da Çin sarayını basan 40 kişinin her birine Atsız bir isim vermiştir. İsimlerin çoğu ya tarihî şahsiyetlerden, ya da Dede Korkut gibi destan kahramanlarından alınmıştır. Bir kısmı da Türk ad verme usullerine uygun olarak Atsız tarafından uydurulmuştur. 169 Atsız, kendisi tarafından isimlendirilen bu kahramanların birçoğunu da 621'den itibaren olayların içine dâhil etmiştir. İşte Atsız'ın yarattığı bu kırk kahraman ve diğer sıradan kahramanların hepsi belli kişilik karakterleriyle romanda yerlerini alırlar. Mesela Bögü Alp, yiğitliği ve disiplini yanında bilinmeze olan tutkusuyla; Yamtar, oburluğu ve yabancıların anlayışlarına karşı tavırlarıyla; Sançar, gülmezliği, fakat bozkırı çınlatan kahkahalarıyla; Çalık, merakı ve kurnazlığıyla; Üç Oğul, çapkınlığıyla öne çıkar. Ancak bütün bu karakter özellikleri tasvir yoluyla ortaya konmaz; hareket ve konuşmalarla verilir. Atsız'ın karakterleri hakkında fikir yürüten bazı araştırıcıları şaşırtan da belki budur. Aslında karakterlerin yazar tarafından uzun uzun tasvir edilerek değil, onların hareket ve konuşmalarına yansıtılarak verilmesi daha tabiidir. Atsız'da karakterlerle ilgili olarak tenkit edilmesi gereken en önemli taraf, hemen hemen bütün şahısların düz karakterler olmasıdır. Ya iyi, ya kötü. Kök Türkler hep iyi karakterlerdir, Çinliler ise kötü. Ancak bütün bu tiplemelerin, Atsız'ın tercihi olduğunu unutmamak gerekir. O, kitabının başında belirttiği gibi tezli bir roman yazmıştır ve kahramanlarına bilerek bu özellikleri yüklemiştir. Bence Atsız böyle yapmakla, hem 620'lerin bozkır Türk'ünü ve yaşayışını, hem de o zamanki Çinlilerin anlayışlarını ve davranış biçimlerini başarılı bir şekilde yansıtmıştır. Bir noktayı daha belirtmek gerekir. Kök Türk dönemiyle ilgili tek Türk kaynağı, Türk bengü taşları (Orhun abideleri)'dır. O dönemdeki Türk'ün ve Çinli'nin zihniyeti bu anıtlarda açık bir şekilde yansıtılmıştır. Atsız'ın da romanını bu atmosfere uygun olarak yazması son derece tabiidir. Bozkurtların Ölümü'nde aşk öne çıkarılmamıştır. Almıla ile Onbaşı Pars'ın birbirlerine ilgisi kabaca verilip geçilmiştir. Zaten bir süre sonra da Batı Türkeli'ne gidecek ve romandan çıkacaklardır. Almila'nın karakter çizgileri daha çok, kendisine âşık olan Şen-king'e karşı davranışlarında ortaya çıkar. O, tok sözlü, vuruşmayı ve yarışmayı iyi bilen, güzel ve yiğit bir Türk kızıdır. Romanın en ilgi çekici şahıslarından biri Kıraç Ata'dır. Kök Türklerin kurulduğu yıllardan kalmış, çok yaşlı bir kamdır Kıraç Ata. Selenge'nin Baykal Gölü'ne döküldüğü yerde, Üç Kayalar mevkiinde bir mağarada yaşamaktadır. Yırtıcı hayvanlara hükmetmektedir. Yan mağaralarda bulunan doğanlar, kurtlar ve ayı yardımcısıdır. Doğanlar kendisine yiyecek getirmektedir. Kıraç Ata, geçmiş olayları bildiği gibi geleceği de bilen bir kâhindir. Yüzbaşı Bögü Alp'a gelecekte neler olacağını anlatır. Şiddetli kışı, yaz mevsiminde üç ayın birden görüneceğini, Kara Kağanin kederden öleceğini, Vey kıyısında vuruşacaklarını ve 1300 yıl sonra dirileceklerini. Kam, kâhin, şeytan, ruh, hayalet vb. esrarengiz kişilikler Atsız romanlarının vazgeçilmez kişiliklerindendir.
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.