Gönderi

Tam bu sıralarda Dadaistler en civcivli zamanlarını yaşıyorlardı, ardından Gerçeküstücüler gelecekti. İki gruptan da ancak on yıl sonra haberim olacaktı. Fransızca bir kitap okumamış, Fransızların fikirlerinden henüz haberdar olmamıştım. Belki de Amerika’daki tek Dadaist bendim ve bunun farkında değildim. Dış dünyayla temasım yok denecek kadar azdı, Amazon’da bir yerde yaşıyor bile olabilirdim. Neye dair ya da neden o şekilde yazdığımı kimse anlamıyordu. O kadar sarihtim ki çatlak olduğumu söylüyorlardı. Yeni Dünya’yı betimliyordum – yazık ki biraz erkendi çünkü henüz keşfedilmemişti ve var olduğuna kimseyi ikna edemezdin. Dölyatağ ı borusunda gizli bir yumurtalık dünyasıydı henüz; omurgasına dair hafif bir ima seziliyordu sadece; ne kol, ne bacak, ne saç, ne tırnak ne de diş. Cinsiyet en son düşlenecek şeydi; Kronos’un ve soyunun dünyasıydı. Zerrelerin dünyasıydı, her zerre elzemdi, ürkütücü denecek kadar mantıklı ve kesinlikle kestirilemez. Şey diye bir şey yoktu çünkü “şey” kavramı eksikti.
Sayfa 151Kitabı okudu
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.