Gönderi

Bu kitap girilebilecek en büyük kapıdır; bütün kapılar kapansa bu kapı asla kapanmaz. O, düşünceleri sağa sola meylettirmeyen dosdoğru yoldur, arzuları saptırmayan Zikr-i Hakîmdir; âlimlerin kendisine bir türlü doyamadığı semâvi bir kitaptır. Onun mucizeleri asla son bulmaz. Bu kitabın bulutları gitmez, ayetleri bitmez, bilgileri gelişmez. Onun üzerinde düşünme ve teemmül artınca, bilgi ve hidâyet de artar, çoğalır. Bu kitabın ırmağı coştukça, ondan hikmetler fışkırır; hikmet membaları çıkar; o, gözlerin nuru, gönüllerin şifâsı, kalplerin hayâsı, nefslerin lezzeti, gönüllerin bahçesidir. Ruhları sevinç diyarına götürendir. Sabah-akşam "Ey kurtuluş ehli! Haydin kurtuluşa" diye çağırandır. O, sırât-ı Müstakim'in başında durup imana çağırandır: "Ey kavmimiz! Sizi Allah'a çağırana icâbet ediniz ve Allah'a inanınız; o zaman Allah sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi can yakıcı azaptan korur." (Ahkâf, 31) Keşke bu çağrı, duyup dinleyen ezberleyen kulaklara, fesâd düşüncelerden uzaklaşıp anlayan kalplere rastlasaydı.... Fakat gönülleri hevâ rüzgârları doldurdu ve kalbin kandillerini söndürdü. Gönüllere beşerî düşünceler yerleşti ve onun kapılarını kapadı ve gönül kapısının anahtarları zayi oldu. Yabancı düşünceler kazanmak gönülleri paslandırdı da, Kur'ân'ın hakikatleri kalplere girip, nüftiz edemedi. Kalplerde, gönüllerde cehâlet hastalıkları yerleşti de, sâlih amel onlara fayda sağlamadı, Yazık bu gönillere! Nasıl oldu da faydasiz ve doyurucu olmayan fikirlerle beslendiler; Rabbü'l-aâlemin'in kelâmi ile nebisinin hadislerine kulak verip onlarla beslenmediler. Nasıl oluyor da, doğru ile yanlışı Kur' ân ve sünnetin aydınIğında ayıramıyorlar da, görüşlerin karanlğında çözmeye çalışıyorlar?!
·
117 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.