Gönderi

Sus... Sus... Ben de ızdırap çekiyorum.
AçığmaKün bir defa "seni seviyorum" demelidir. Fakat Burkay'ın "beni seviyor musun?" soruları hep cevapsız kalır. Aylar, yıllar geçer. Burkay sevgiden çılgına döner. Izdırap ızdırap üstüne, keder keder üstüne çeker. Fakat çare yoktur. Burkay ızdıraplar içinde ölürken yine “beni seviyor musun?” diye sorar. AçığmaKün “ızdırap çekiyorum" diye inler, fakat "seni seviyorum" demez. Burkay ölmekle ızdıraptan kurtulmaz. “Her yıl bahar olup çiçekler açtıkça, AçığmaKün'ü görüp sevdiği çam ağacının yanında ruhu dolaşıyor. ‘Izdırap çekiyorum. Sen de beni seviyor musun' diye inliyor. O günden bugüne kadar bin yıl geçtiği halde Burkay her bahar orada ağlıyor. Yanında duran AçığmaKün 'sus, sus, ben de ızdırap çekiyorum' diye yanıp yakılıyor. Fakat 'ben de seni seviyorum' demiyor ve yıllar böylece akıp geçiyor..." (s. 9).
··
110 görüntüleme
Almıla okurunun profil resmi
Asırlarca yinelenen ızdırap... Ruh Adam romanın atmosferi, hissettirdikleri çok farklı bir boyut.
İçtihat ve Telakki Azası okurunun profil resmi
Yaşadıklarını romana aktarıp kendisiyle hesaplaşmış olması ve romana pos-modern bir yorum getirerek farklı bir kurgu üzerinde ilerlemesi, dünü ve anı çok gerçekçi bir şekilde aktarması romanın tutulmasının başlıca sebebi fakat bence ilgi çekici olan bir şey daha var. Karakterlerin gerçek hayattaki karşılıkları. İlk okuduğumda Güntülü'yü ve Aydolu'yu çok merak etmiştim, Atsızın torununun birinin adı da Aydolu olup da bu isimleri yıllar sonra deşifre olunca insan uzun ve zorlu bir bilmeceyi çözmüş gibi oluyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.