Gönderi

Başkasının küfrüne razı olmak (!)
Üçüncü Kısım: Küfr-i Hükmî: Küfrün kısımlarından üçüncüsü küfr-i hükmîdir. Bu, Allah'ı, kitaplarını, meleklerini, resullerini, ahiret gününü ve ahirette olacak şeyleri, şeriat ve şeriat ilimlerini hafife almak gibi Allah ve Resûlü'nün yalanlama alameti saydığı şeylerdir. Kendisinin küfrüne razı olmak da mutlak olarak küfürdür. Başkasının küfrüne razı olmak ise ittifakla istihsanen küfr-i hükmiye dâhildir. Bazılarına göre ise bu da mutlak olarak küfürdür. Küfür olduğunu bildiği halde bir dil sürçmesi olmadan küfrü gerektiren bir söz söylemek de ittifakla bu kabildendir. Alimlerin çoğuna göre de küfür olduğunu bilmese bile durum böyledir. Aynı şekilde delalet ettiği manaya değil de bunun hilafina inanarak şaka veya mizah yollu bir fiil işlemek de böyledir. Çünkü dinen böyle bir kimse küfre düşmüş olur. Hakka inanması fayda sağlamaz. Küfr-i hükmînin sebebi; zariflik ve belağatı açığa çıkarmaya, garip şeyler yapmaya, mecliste bulunanların gönlünü hoş tutmaya, mecliste hazır bulunanları şaka, maskaralık ve mizahla güldürmeye, aşırı öfkeye ve aşırı üzülmeye niyet etmektir. Bilcümle sözü hafife almak, birini taklit etmek, dili ve azaları korumamak ve din işlerini önemsememek küfr-i hükmînin sebeplerindendir. Küfr-i hükmînin ilacı; ilk olarak imandan sonra küfrün afetlerini, taatleri silip yok eden şeyleri, nikâhı düşüren şeyleri, kesilmesi helal ve haram olan hayvanları ve tövbe etmeden ölürse cehennemde ebedi olarak göreceği azabı bilmektir. İkinci olarak ise ileride zikri geçecek dilin afetlerini bilmektir. Sonra sükûtu tercih etmek, dili ve azaları korumak, ciddi olmak, şaka ve maskaralığı terketmek gibi sebeplerdir. Bunun ya- nında kendisini küfürden koruması için Allah'a dua ve niyazda bulunmaktır. Özelikle de Ebû Musa el-Eş'arînin [radıyallâhu 'anh] rivayet ettiği dua okunabilir. Ebû Musa el-Eş'arî [radıyallahu 'anh] anlatıyor: Birgün Resûlullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem] bize hutbe okudu ve şöyle buyurdu: يا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا هَذَا الشَّرْكَ فَإِنَّهُ أَخْفَى مِنْ دَبِيبِ النَّمْلِ "Ey insanlar! Şu şirkten sakının! Muhakkak ki o, karıncanın sessiz ve yumuşak yürüyüşünden daha gizlidir." Bunun akabinde, bir kimse Resûlullah'a [sallallahu 'aleyhi ve sellem] şöyle sordu: "Karıncanın sessiz yürüyüşünden daha gizli olan bu şirkten nasıl sakınacağız?" Resûlullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: قُولُوا اللَّهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ أَنْ نُشْرِكَ بِكَ شَيْئًا نَعْلَمُهُ وَنَسْتَغْفِرُكَ لِمَا لَا نَعْلَهُ "Şöyle deyin: Ey Allahım! Muhakkak ki biz, bildiğimiz şeylerde şirk koşmaktan sana sığınıyoruz ve bilmeden işlediğimiz şeylerde senin affını istiyoruz." 1 Huzeyfe'nin [radıyallahu 'anh] rivayet ettiği hadisi şerifte Resûlullah'ın (sallallahu 'aleyhi ve sellem) bunu üç defa söylediği kaydı vardır. 1- Ali el-Müttaki, Kenzü'l-Ummal, nr. 7521
Sayfa 122
··
562 görüntüleme
Mert C. okurunun profil resmi
Artık o kadar sıklıkla işitiyorum ki çevremde şu çirkin bedduaları; “ -haşa- Allah canını kafir olarak alsın, Allah cehennemden çıkarmasın “ vs.. Arkadaşlar bir kişinin böyle bir azabına razı olduğumuzda Allah muhafaza kendi imanımız gidiyor, hakka inanması işe yaramaz diyor bakın alıntı da. Çok çekmişseniz, çok şikayetçiyseniz “Allah’ım sana havale ettim” der geçersiniz. Cahilce söylediğimiz söyler imanımıza sebep olabilir çok dikkat etmek gerekir. Elfaz-ı küfür bahislerini söylemiyorum bile ama bu direkt beddua ya hu!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.